SHOULD BE MAN'S PALACE NOT A DUNGEON.
Elsie Robinson
SHOULD BE MAN'S PALACE NOT A DUNGEON.
Elsie Robinson
SHOULD BE MAN'S PALACE NOT A DUNGEON.
Elsie Robinson
SHOULD BE MAN'S PALACE NOT A DUNGEON.
Elsie Robinson
SHOULD BE MAN'S PALACE NOT A DUNGEON.
Elsie Robinson
SHOULD BE MAN'S PALACE NOT A DUNGEON.
Elsie Robinson
SHOULD BE MAN'S PALACE NOT A DUNGEON.
Elsie Robinson
WHO WE ARE
We create value for the space and the environment with the buildings we have built.
Mila Construction; With 42 years of work experience, it has built and continues to do different types of constructions and projects at home and abroad. Since the first day we have been operating, we have been creating value for our country by working with a principled approach, honesty, innovation, stability and enterprising spirit. As a company that has the responsibility of the knowledge, reputation and sensitivity we have gained through years of experience, we are walking stronger into the future. The future is in the roots.
Alhambra Palace
Alhambra Palace, one of the masterpieces of Andalusian Civilization - Courtyard with lions. It is one of the peak places in Islamic architecture with its elegant arches, delicate columns and a fountain with lion figures.
Turkish Houses
You will be very familiar with the new design of the traditional Turkish residential architecture with an updated horizontal architecture priority. It is a design wonder with its guillotine windows, wrought iron railings, floor moldings and balconies adorned with small buttress Turkish tiles with Bursa arches.With its environment that reflects a piece of nature created by the landscape designed with the harmony of natural stone, brick and soil, it is an envision of an environment free from tensions in the city.
Interior design
The reflection of a living interior envision on the maqam, which has embroidered the tradition on the floor and ceiling, makes the dignity of the maqam feel, and establishes a relationship with our cultural roots. The spirit of the place establishes a genuine relationship with our soul roots. Just like in a time warp.
Mosque
When it comes to mosque architecture, the typology of master Sinan still comes to mind. It is a partially updated design of the tradition with its elegant minarets and domes, original designed vaults and precast exteriors instead of half domes. Change! Yeah! But always by centering the relationship with its cultural roots.
Housing
A design paradigm that prioritizes neighborhood and privacy with horizontal architecture. A housing design that will meet current needs with contemporary materials and technology and bear traces of our roots.
OUR ACTIVITY AREAS
CONSULTANTY
Half a century with our knowledge and experience, domestic and abroad, corporate and individual construction project, and your work in design, constru...
READ MORE
CONTRACTING & CONSTRUCTION
With a knowledge and experience that builds all kinds of construction works that meet human needs such as housing, office, commercial, industrial industrial buildings, infrastructure, landscaping in accordance with its purpose..
READ MORE
ARCHITECTURE
We add value to the environment while meeting the needs of people by arranging their physical environment with our designs. Respecting people, environment and society..
READ MORE
EXTERIOR COATING
Dressing your buildings and the environment with technological, long-lasting and natural materials by adding aesthetic value..
READ MORE
INTERIOR ARCHITECTURE & DECORATION
To design and decorate your interiors according to structural and aesthetic criteria in accordance with customer demands and functions..
READ MORE
PROJECT
To make the most appropriate aesthetic and functional designs with the knowledge and experience of nearly half a century..
READ MORE
Kentsel Dönüşüm DEĞİL; YERİNDE DÖNÜŞÜM!
TECRÜBE-GÜVENLİK-HASSASİYET
YILLIK TECRÜBE
SÖZ VERDİĞİMİZ GİBİ...
Deprem güvenlikli binalarınızı, komşulukları yaşatarak, tam zamanında minimum maliyetle anahtar teslimi inşa ediyoruz.
TECRÜBENİN ESNEK ÇÖZÜMLERLE BİRLİKTELİĞİ
Firmamız yarım asra yakın mimarlık tecrübesiyle ister "yerinde dönüşüm", isterseniz "yerinde dönüşüm+kat karşılığı" ile yanınızda!
Yarım asra yakın tecrübemizle binalarınızı 'YERİNDE DÖNÜŞÜM' ile daha estetik, kullanışlı ve deprem güvenlikli olarak yeniliyoruz.
DEPREME DAYANIKLI ÖZEL TASARIM!
Deprem güvenlikli, estetik ve kaliteli malzeme kullanılan bir bina inşa edilecek. Her dairenin iç tasarımı sahibine özel düzenlenebilecek.
KOMŞULARINIZLA BİNANIZI SİZ YENİLEYECEKSİNİZ!
Kendi binanızı, proje yönetimi usulüyle kendiniz yenileyeceksiniz. Yenilenen binanızda komşularınızla aynı binada oturmaya devam edeceksiniz. Kimse yerinden edilmeyecek!
AİDATSIZ,
HESAPLI MALİYET!
Artık binaya ait ortak bağımsız bölümden elde edilecek kira geliriyle evinizde, işyerinizde aidat ödemeden oturmak mümkün olacak!
İnşaat maliyetine proje yönetimi payı haricinde hiçbir şey eklenmeyeceğinden, emsallerinden çok düşük bedelle yeni binanıza kavuşacaksınız.
TAM ZAMANINDA
Kat karşılığı inşaatınız tam zamanında kullanımınızda! Mağduriyet yok!
KİŞİYE ÖZEL TASARIM
Kat maliklerine özel farklı iç tasarım!
İŞİN SIRRI
Pahalı olmayan kaliteyi üretmek, ancak bilgi ve tecrübe ile mümkündür!
TECRÜBENİN GETİRDİKLERİ
Yarım asra yakın mimarlığın tecrübesi yanınızda!
SÖZ VERDİĞİMİZ GİBİ...
Deprem güvenlikli binalarınızı, komşulukları yaşatarak, tam zamanında minimum maliyetle anahtar teslimi inşa ediyoruz.
TECRÜBENİN ESNEK ÇÖZÜMLERLE BİRLİKTELİĞİ
Firmamız yarım asra yakın mimarlık tecrübesiyle ister "yerinde dönüşüm", isterseniz "yerinde dönüşüm+kat karşılığı" ile yanınızda!
Yarım asra yakın tecrübemizle binalarınızı 'YERİNDE DÖNÜŞÜM' ile daha estetik, kullanışlı ve deprem güvenlikli olarak yeniliyoruz.
DEPREME DAYANIKLI ÖZEL TASARIM!
Deprem güvenlikli, estetik ve kaliteli malzeme kullanılan bir bina inşa edilecek. Her dairenin iç tasarımı sahibine özel düzenlenebilecek.
KOMŞULARINIZLA BİNANIZI SİZ YENİLEYECEKSİNİZ!
Kendi binanızı, proje yönetimi usulüyle kendiniz yenileyeceksiniz. Yenilenen binanızda komşularınızla aynı binada oturmaya devam edeceksiniz. Kimse yerinden edilmeyecek!
AİDATSIZ,
HESAPLI MALİYET!
Artık binaya ait ortak bağımsız bölümden elde edilecek kira geliriyle evinizde, işyerinizde aidat ödemeden oturmak mümkün olacak!
İnşaat maliyetine proje yönetimi payı haricinde hiçbir şey eklenmeyeceğinden, emsallerinden çok düşük bedelle yeni binanıza kavuşacaksınız.
TAM ZAMANINDA
Kat karşılığı inşaatınız tam zamanında kullanımınızda! Mağduriyet yok!
KİŞİYE ÖZEL TASARIM
Kat maliklerine özel farklı iç tasarım!
İŞİN SIRRI
Pahalı olmayan kaliteyi üretmek, ancak bilgi ve tecrübe ile mümkündür!
TECRÜBENİN GETİRDİKLERİ
Yarım asra yakın mimarlığın tecrübesi yanınızda!
SÖZ VERDİĞİMİZ GİBİ...
Deprem güvenlikli binalarınızı, komşulukları yaşatarak, tam zamanında minimum maliyetle anahtar teslimi inşa ediyoruz.
OUR PROJECTS
YAYA ÜSTGEÇİT
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
GÜRUN NUR EVİ KÜLTÜR MERKEZİ
Osmanlı sivil mimarinin örneklerini yaşatan Sivas- Gürün ilçesinin mahallî mimarisinin ahşap süslemeli, cumbalı evlerinin İstanbul’da yaşatılması adına Küçükçekmece Belediyesinin semt konağı fonksiyonunu yükleyerek kamu kullanımına açacağı “Gürün Evi” az katlı, ahşap kaplamalı saçakları ve ahşap kat silmeleri ve alaturka kiremit kaplı çatısıyla kültürel kodlarımızı günümüze taşıma çabasının özgün çalışmalarından birisidir.
Bodrumla birlikte 3 katlı olan binanın 300 m2 taban oturumu, 97 m2 cihannüma (çatı katı) ile birlikte 1092 m2 kapalı alanı mevcuttur. Binada yöresel el sanatları ve zanaatlarının yaşatılacağı küçük atölyeler, çok maksatlı salonlar, toplantı seminer odaları ve çatı katındaki sedir döşenmiş şahnişin mekânıyla yöre halkına sosyo-kültürel maksatlı hizmetler sunulacaktır.
SELÇUKLU TAKLI KAPILAR (ŞEHİR GİRİŞ KAPILARI)
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
KANDİLLİ EVLERİ
Eklektik mimari tarzında, deniz manzaralı, simetrik olarak tasarlanan bina; 1.388,72 m2arsa üzerinde 457,05 m2 taban oturumu ve bodrum 6 normal kat ile ve çatı arasında piyes ve terasla birlikte 5.172,01 m2 kapalı alana sahiptir. Dört cephedeki çıkmaları, geniş balkonları, özgün tasarım ferforje balkon korkulukları, ahşap güneş kırıcıları, özgün motifli CNC kesim greaj klima dış ünite seperasyonları, otoparkı ve geniş bahçesinin özel tasarlanmış peyzajıyla özgünlüğü öne çıkmaktadır.
MANİSPAA CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Neo-klasik Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan külliye; bir merkezi kubbe çevresinde 4 yarım kubbeyle iki minareli, ve yan revaklarıyla klasik Osmanlı külliyesidir. Külliye avlusunda medrese, kütüphane, sebil-çeşme, revaklar, şadırvan ve tuvaletler ile küçük bir çocuk parkı bulunmaktadır. Bodrum katta ise ilave ibadet mekanı, aşevi, misafirhane, idari ve teknik hacimler yer almaktadır. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. Üç tarafı yollarla çevrili cami avlusuna tüm yollardan arazi kotuna uygun olarak giriş kapıları tasarlanmıştır. 2.925 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 823,37 m2 taban oturumlu ve 2.938,28 m2 kapalı alanlı camide yaklaşık 1.910 kişi ibadet edebilmektedir. 943 m2 cami avlusunda 1250 kişilik cemaatle birlikte 3.160 kişi cemaatle namaz kılabilecektir.
GÜRUN NUR EVİ KÜLTÜR MERKEZİ
Osmanlı sivil mimarinin örneklerini yaşatan Sivas- Gürün ilçesinin mahallî mimarisinin ahşap süslemeli, cumbalı evlerinin İstanbul’da yaşatılması adına Küçükçekmece Belediyesinin semt konağı fonksiyonunu yükleyerek kamu kullanımına açacağı “Gürün Evi” az katlı, ahşap kaplamalı saçakları ve ahşap kat silmeleri ve alaturka kiremit kaplı çatısıyla kültürel kodlarımızı günümüze taşıma çabasının özgün çalışmalarından birisidir.
Bodrumla birlikte 3 katlı olan binanın 300 m2 taban oturumu, 97 m2 cihannüma (çatı katı) ile birlikte 1092 m2 kapalı alanı mevcuttur. Binada yöresel el sanatları ve zanaatlarının yaşatılacağı küçük atölyeler, çok maksatlı salonlar, toplantı seminer odaları ve çatı katındaki sedir döşenmiş şahnişin mekânıyla yöre halkına sosyo-kültürel maksatlı hizmetler sunulacaktır.
ATALAR REZİDANS
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit. Natus sunt unde incidunt pariatur quasi doloribus architecto, labore expedita aliquid dicta mollitia cumque, quos ut ipsam vel, rem corporis dolore. Officiis.
15 TEMMUZ ŞEHİTLER KÜLLİYESİ
Tanzanya-Zanzibar Adası’nda Endülüs mimarisi tarzında tasarlanan külliye bahçesinde 250 kişi cemaat kapasiteli cami, medrese, yurt, lojman, vakıf görevli mekânı ve abdesthane yer almaktadır. Külliye alanı 5495,34 m2 olup, toplam kapalı alanlar ve revaklar dâhil 1.305,41 m2 dir. Endülüs mimarisi tarzında tasarlanan cami, özgün kemer ve minareleriyle bir mahalle mescidi hüviyetindedir. Külliye sade ve çatılı mütevazı formlarıyla, çifte minaresi önde yer alan Endülüs kemerli revaklarıyla öne çıkmaktadır.
Yurt ve medrese önündeki Endülüs kemerli revakları ve yatay mimarisiyle tevazuun mimarideki yansımasını fark ettirmektedir. Küllîye’nin kubbesiz mütevazı tasarımı bölgenin imkânlarıyla uyumlu olma çabasının tezahürüdür.
SANCAKTEPE BELEDİYE BİNASI PROJESİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Tempore iste sunt doloremque nemo odit ducimus, asperiores aut perspiciatis fuga voluptatum blanditiis qui quo nam iure? Delectus neque odio commodi harum?
ODUNPAZARI EVLERİ - EMLAK KONUT
Osmanlı sivil mimari örneklerini koruyan Odunpazarı ilçesi, kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları, ahşap süslemeli bitişik düzenli, cumbalı evleri ile örf, adetlerini koruyarak bir bütün olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu geleneği günümüze taşımayı amaçlayan projemizde, az katlı, ahşap kaplı cumbaları saçakları ve ahşap kat silmeleri, alaturka kiremiti andıran villa tipi kiremitler vb. kültürel kodlarımıza dair objelere yer verilmiştir. 10.524,83 m2 alan üzerinde, toplam kapalı alanı 14.397,76 m2 kapalı alanlı, 60 daireden oluşan sitede bahçe duvarları, peyzaj ve şehir mobilyaları doğal malzemeden seçilerek su ve yeşilin hâkim olduğu tabiî bir ortam oluşturularak çevre orman dokusuyla bütünleşme amacı hedeflenmiştir.
Salonlar köşelere konumlandırılarak tüm blokların ön ve yan bahçelerle ilişkisi kuvvetlendirilmektedir. Bir yandan bina konumları ve girişleri komşuluk ilişkilerini kuvvetlendirecek yönde seçilirken, öte yandan bina mesafeleri, peyzaj ve balkonlar aile mahremiyeti gözetecek şekilde düzenlenmiştir.
ULAN BATUR İSLAM MERKEZİ VE CAMİİ
Abidevî görünüşüyle Büyük Selçuklu Mimarisinin izlerini taşıyan külliye, turkuaz rengi kaplamalı sivri kubbeleri ve kare planlı çifte minaresiyle dikkati çekmektedir. 4600 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde yer alan cami, 1506 m2 taban alanına oturmakta olan külliye 6.666 m2 toplam kapalı inşaat alanına sahip olan camide 1.080 kişi cemaatle namaz kılabilecektir. Külliyede camiyle birlikte kapalı otopark, teknik ve idari mekânlar, ıslak hacimler, çok maksatlı salon ve mahalli Müslüman cemaatler ve diğer STK lara ait mekanlar, medrese, aşevi, kapalı cenaze namazı kılma mahalli yer almaktadır.
KAHRAMANMARAŞ İMAM HATİP LİSESİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Tempore iste sunt doloremque nemo odit ducimus, asperiores aut perspiciatis fuga voluptatum blanditiis qui quo nam iure? Delectus neque odio commodi harum?
KUZEYŞEHİR TOPLU KONUT PROJESİ - TOKİ
Gaziantep, Şehitkamil İlçesi, Kuzey Şehir 5. etap konut projeleri tamamı 5 katlı toplam 505 daireyi kapsamaktadır. Bunlardan 290 adedi 2 + 1, 215 adedi de 3 + 1 olarak planlanmıştır. A bloktan 9 adet, B bloktan 5, C bloktan 18, D bloktan 11, E blok 10 olmak üzere toplam 53 bloktan oluşmaktadır.
Binalar mimari geçmişimizle ilişki kuracak şekilde geleneksel Türk konut mimarisi tarzında cumbalı, cepheleri kısmen ahşap kaplama görünümlü ve çatıları alaturka kiremit kaplı olarak tasarlanmıştır. Projede özellikle balkonlarda mahalli mimariyle ilişki kuracak şekilde “Geleneksel Antep Evleri”ndeki cumba-balkon, ahşap pencere kafesleri ve payandalar stilize edilerek kullanılmıştır.
Sitede genel olarak her katta 2 daireli, 2+1 ve 3+1 bloklar önerilmiş olmakla birlikte, kalabalık aileler için ideal olabilecek şekilde 3+1 büyüklüğünde katta tek daireli 5 blokta 25 daire planlanmıştır. Projenin bu etap kapsamındaki 5 adet yapı adasının toplam yüzölçümü 56.218,52 m2dir. Yine bu proje kapsamında yapılacak inşaatların brüt alanı toplam 78.918,29 m2 ye ulaşmaktadır. Projede en küçük 2 + 1 daire 93,43 metre², en büyük 3 + 1 daire de 133,86 m2 brüt alanlı olarak planlanmıştır.
Projede tüm yapı adalarında yeterli büyüklükte mescit önerilmiştir. Projede site genelinde 388 adet otopark yeri ayrılmıştır. Ayrıca ulaşım aksları üzerinde ana plandan gelen yeterli miktarda otopark yeri de öngörülmüştür. Aynı zamanda her bir yapı adasında yönetmeliğin gerektirdiği büyüklükte kapıcı dairesi, sığınak ve binaya ait depo yeri ayrılmıştır.
Projede ısıtma enerjisi olarak doğal gaz ön görülmüştür. Enerji tasarrufu için gerekli yalıtım tedbirleri alınmış ve tüm bloklarda rüzgârlık planlanmıştır. Proje genelinde engelli erişimini sağlayacak tasarım ve rampalar yapılarak erişimin her yere kolayca yapılması sağlanmıştır. Site içi yollar ve rampalar komşuluk ilişkilerinin daha yakın sağlanacak şekilde yeterli düzeyde ve genişlikte planlanarak yaya ve bisikletlinin rahatlıkla dolaşabileceği ortamlar oluşturulmuştur.
BAŞAKŞEHİR MERKEZ CAMİİ - EMLAK KONUT
Neo-klasik tarzda tasarlanan cami dört minaresi, revaklı avlusu ve bir merkezi kubbe çevresinde 4 yarım kubbeyle klasik Osmanlı camiîdir. Onu Osmanlı camilerinden ayıran tek yönü revaklı avluya son cemaat mahalli arkasından değil, avlu merkezinden girilmesidir. Bu tercih İslam mimarisindeki simetri ve tekrar yaklaşımına daha uygundur. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. 18.653,20 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 3.183,57 m2 taban oturumlu ve 6.992,07 m2 kapalı alanlı camide bodrum katla birlikte yaklaşık 5.326 kişi ibadet edebilmektedir. 6.853,00 m2 cami avlusunda 7.500 kişilik cemaatle birlikte 12.826 kişi cemaatle namaz kılabilecektir. Cami bahçesinde gündüzlü Kur’an kursu ve abdesthane blokları ile cenaze avlusu yer almaktadır. Cami bodrum katında çok maksatlı konferans salonu ve sanat atölyeleri ile teknik hacimler yer almaktadır.
YALOVA İMAM HATİP LİSESİ KÜLLİYESİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Tempore iste sunt doloremque nemo odit ducimus, asperiores aut perspiciatis fuga voluptatum blanditiis qui quo nam iure? Delectus neque odio commodi harum?
GELENEKSEL SELÇUKLU EVLERİ
Selçuklu mimari motiflerinin Osmanlı konut mimarisiyle mezcedilerek oluşturulan sentez, geniş saçakları, geleneksel Türk motif ve çinileriyle bütünleşerek geçmişle günümüz arasında köprü kuruyor.. Taş kaplı taklı kapısı binanın Selçuklu tarzını daha girişte öne çıkarıyor.
ŞEHİR MEYDANI CAMİİ
Çayırova ilçesi merkezinde yer alan proje alanı 4.170,16 m2 yüz ölçüme sahip olup, söz konusu alan üzerinde cami, katlı otopark ve sosyal mekânlar yer almaktadır. Klasik-çağdaş mimari tarzın mezcedildiği post-modern bir mimariyle tasarlanan cami, ilginç kubbe-tonozları ve kaleme benzer minaresiyle özgün bir yapı formunu ortaya koymaktadır. Benzer tasarım daha önce İTÜ kampüs camiinde uygulanmış, karşılaşılan sorunların giderilmesine yönelik düzenlemeler, diğer yenilik ve ilavelerle nihai tasarım ortaya çıkmıştır. Cami ve minarelerde arduvazlı titanyum çinko çatı örtüsü özenli bir yapı modelinin detaylarını yansıtması açısından önemli bir ayrıntıyı dile getirmektedir.
Cami detaylarındaki motif ve rölyefler geleneksel mimarinin hatlarını taşırken, ana kitle çağdaş mimariyi yansıtmakta, bununla birlikte islamın ilme vermiş olduğu değeri yansıtacak şekilde minare kalem suretinde tasarlanmıştır. Kıble duvarında mihrap üstündeki filgözü revzen ve kubbe üzerindeki tüm kavisli üst pencereler(revzenler) fevkalâde müzeyyen tercihiyle caminin klasik dönem Osmanlı mimarisiyle ortak özelliği sağlanmaktadır. Cami müştemilatları kitle etkisini azaltmak için nispeten küçük seçilerek alandaki caminin abidevî özelliği vurgulanmıştır.
4.678,82 m2 alan üzerinde bodrum kat taban oturumu 3.278,73 m2 kapalı alanlı olarak tasarlanan projenin cami zemin katı 893,39 m2 ve mahfil katı 141,37 m2 olmak üzere toplam 752,04 m2 toplam kapalı alana sahiptir. Kapalı alanlarında toplam 1.514 kişi cemaatle ibadet edebilmekte olan camide 776 kişi cami katında, 128 kişi mahfil katında ve 610 kişi de bodrum katında ibadet edebilmektedir. Açık avluyla birlikte cemaat kapasitesi 2.844 kişiye yükselmektedir. Bahçedeki, şadırvan ve kütüphane yer almaktadır.
SULTAN BABA VAKFI KARATAY KÜLLİYESİ
Osmanlı Konut mimarisi tarzında tasarlanan külliye okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liseden müteşekkil yatılı eğitim-öğretim kurumudur. Ortadaki avlusuyla, revakları, geniş çatı saçakları, eli böğründeleri ve giyotin pencereleriyle tipik Türk konut mimarisini yansıtmaktadır. Dışa kapalı, içe açık biçimlenişiyle inanç kodlarımızın mahremiyet hassasiyeti muhafaza edilmektedir. 3.617,00 m2 arsa üzerinde 1.443,00 m2 taban oturumu olan ve bünyesinde eğitim kurumlarına ilaveten mescit, çok maksatlı salon, aşevi vb. mekânları de bulunduran külliyede 7.043,40 m2
FİRUZE EVLERİ
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit. Labore, tempore quidem. Asperiores, at ab atque quaerat tempore eius. Natus nostrum quis sapiente cupiditate sed expedita. Dolores earum totam itaque enim.
SELATİN CAMİİ
Selçuklu mimarisinin Osmanlı Selatîn camii geleneği ile mezcedilerek tasarlanmış olduğu bir projedir. Proje plan şeması olarak Edirne Selimiya camiine benzemektle birlikte, minare adedi itibariyle Sultanahmet Camiine benzemektedir. Altı minaresi 99 kubbesi ve geleneği günümüze taşıyan tasarımıyla cami tasarımına yeni bir soluk getirmektedir. Sekizgen kubbeleri ve kare planlı 6 minaresiyle dikkati çeken ve 15.000 m2 alan üzerinde inşa edilecek cami, 15.000 kişinin aynı anda namaz kılacağı büyüklükte hazırlanmıştır. Revaklı avlu ortasında onikigen planlı bir şadırvan yer almaktadır. Mahfil katlarıyla hanımlar için oldukça geniş mekânlara sahip olan camide mahfil katlarının kısmen açık teras şeklinde tasarlanması mimarimizde çok sık rastlanan bir çözümleme değildir.
SELÇUKLU KAFETERYA
Selçuklu mimarisi tarzında A ve B tipi olarak 2 farklı planda tasarlanan kafeteryalar, şark usulü oturma düzeni sedirleriyle, geniş saçak ve payandalarıyla geçmişimizi günümüze taşıyor. Çatılı tasarımı ve çıtakâri tavan dekorasyonu, ana mekânın merkezinde yer alan sekizgen fıskiyesiyle Selçuklu mimarisinin sadeliğini taşımaktadır.
Projede A tipi 158,54 m2, B tipi 139,66 m2 taban alanına oturmakta olup tek katlıdır. Cephelerde pencere üstlerindeki İznik çinileri Selçukludan Osmanlıya geçişte erken dönem Osmanlı mimarisinde de sıkça kullanılmıştır. Üst kare pencereleriyle geleneksel revzen tasarımını günümüze taşımaktadır.
ENGERE MALİKANE
Endülüs mimarisi tarzında, deniz manzaralı, simetrik olarak tasarlanan malikâne; 8.594,25 m2arsa üzerinde 332,77 m2 taban oturumu ve bodrum ve üst kat ile ve çatı arasında piyes ve terasla birlikte 1.219,10 m2 kapalı alana sahiptir. İki yanda çıkma altındaki eli böğründeleri, geniş balkonları, otoparkı, süs havuzları ve geniş bahçesinin özel tasarlanmış peyzajıyla özgünlüğü öne çıkmaktadır.
MUALLİM OSMAN ÖZTÜRK TATBİKAT CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Neo-klasik Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan külliye; Mimar Sinan’ın Edirne Selimiye Cami’inden mülhemle ortaya konulan bir tasarımdır. Caminin iki minaresi, revaklı avlusu ve oldukça büyük bir merkezi kubbesiyle klasik Osmanlı külliyesidir. Külliye avlusunda yatılı hafızlık eğitim merkezi ve gençlik merkezi, bodrum katta 5-6 yaş kuran kursu, gündüzlü kuran kursu, aşevi, misafirhane ve 66 otoluk kapalı otopark yer almaktadır. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. 8.769,44 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 5.793,90 m2 taban oturumlu ve 10.269,91 m2 kapalı alanlı camide yaklaşık 1.580 kişi ibadet edebilmektedir. 3.572,88 m2 cami avlusunda 3.805 kişilik cemaatle birlikte 5.385 kişi cemaatle namaz kılabilecektir. Cami bahçesinde gündüzlü Kur’an kursu ve abdesthane blokları ile cenaze avlusu yer almaktadır. Cami bodrum katında çok maksatlı konferans salonu ve sanat atölyeleri ile teknik hacimler yer almaktadır.
DOĞA KOLEJİ MANEJ ÇİFTLİĞİ
Tabiatla iç içe bir ortamda Beykoz ormanları civarında 27.250 m2 arazi üzerinde tasarlanan 3.012,08 m2 kapalı alanlı, 2.293 m2 açık manej olmak üzere toplam 5.305,08 m2 alana baliğ olan kompleks ahşap ve tuğla kaplamalarla tabii görünümlü bir at biniş eğitimi verilen tesistir. Binicilerin ve atların manej içinde eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayan tesis çatı, ahşap korkuluk ve cumbalarıyla geleneksel mimarimizle ilişki kurmaktadır.
PALMİYE VİLLA
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Aspernatur in rerum minima, adipisci quod voluptate facilis nemo ex? Quis consequatur debitis tempore inventore sunt accusantium corrupti labore quibusdam ipsam aspernatur.
T.C. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MESCİDİ
Enerji Bakanlığı kampüsünde yer alan idari binalardan F blok Zemin katında yer alan Selçuklu mimarisi tarzında tasarlanan mescidin gömme mihrap-minber-kürsü üçlüsü ve yarım daire formlu revzenleri, Selçuklu motifli sütunları, tavandaki tiffany tarzındaki sekizgen formlu bakır folyeli vitrarı ve özel desen tasarımlı yün halısıyla özgün bir çalışmadır.
Kampüs içinde taban oturumu 1.086,00 m2 m2 kapalı alanlı olarak tasarlanan mescidin erkekler bölümü 746 kişi, hanımlar bölümü 172 kişi olmak üzere toplam 918 kişi cemaatle ibadet edebilmekte, bina iç avlusuyla birlikte cemaat kapasitesi 1.200 kişiye yükselmektedir. Mescidin abdesthane tasarımı insan ergonomisine uygun olarak özel tasarlanmıştır. Bina dış cephesinde mescid bölümüne ait pencereler beton prekast dışlıklarla geleneksel mimariye uygun olarak tadil edilmiş olup, her iki istikametteki blok giriş saçağı Selçuklu motifli Nevşehir taşıyla kaplanmıştır.
BUNGALOV SOSYAL TESİSİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
MANİSPAA CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Neo-klasik Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan külliye; bir merkezi kubbe çevresinde 4 yarım kubbeyle iki minareli, ve yan revaklarıyla klasik Osmanlı külliyesidir. Külliye avlusunda medrese, kütüphane, sebil-çeşme, revaklar, şadırvan ve tuvaletler ile küçük bir çocuk parkı bulunmaktadır. Bodrum katta ise ilave ibadet mekanı, aşevi, misafirhane, idari ve teknik hacimler yer almaktadır. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. Üç tarafı yollarla çevrili cami avlusuna tüm yollardan arazi kotuna uygun olarak giriş kapıları tasarlanmıştır. 2.925 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 823,37 m2 taban oturumlu ve 2.938,28 m2 kapalı alanlı camide yaklaşık 1.910 kişi ibadet edebilmektedir. 943 m2 cami avlusunda 1250 kişilik cemaatle birlikte 3.160 kişi cemaatle namaz kılabilecektir.
İMES DİLOVASI CAMİİ
Yüzölçümü 11.599 m2 arsa üzerine inşa edilecek olan cami ve müştemilatlarının toplam kapalı alanı 2.847,16 m2, mahfil ve mevcut bodrum katıyla birlikte 4.588,76 m2’ye ulaşmaktadır. Toplam 3.592 kişi cemaat kapasiteli olup açık avluyla birlikte bu kapasite 5.037 kişiye yükselmektedir.
Özgün mimari üslubu ile ana kubbe ve üst kubbe kademelendirilmiş büyük ölçekli bir cami tasarımı…Çifte minaresi ve iki kademeli kubbesiyle özgün tasarım öne çıkmaktadır. Avlu revaklarının kavisli birleşimi ve şadırvanın revak birleşiminde yer alması projedeki tasarım yeniliklerinden… Kıble yönünde iki ağırlık kulesi küçük birer minare gibi kitleyi dengelemektedir. Avluda açık alan dış etkilerini azaltmak amacıyla kapanabilir şemsiye tarzında tente gölgelikler oluşturulmuştur.
Giriş saçağı tonoz formlu ve kapalı mekân olarak tasarlanmıştır. İki yan ve kıble cephelerinde abidevî düşey etki oluşturmak için bant pencereler tarzında revzenler oluşturulmuştur. Bodrum kattaki ibadet mahalliyle ilişki avludaki simetrik iki merdiven kulesiyle sağlanmıştır.
TAŞKENT-LAND EĞLENCE MERKEZİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
YENİ SÜLEYMANİYE CAMİİ
Neoklasik tarzın güncel yorumlarla zenginleştirilmesiyle tasarlanan cami Osmanlı cami mimarisinin 21.yy’daki örneklerinden olması öngörülen Yeni Süleymaniye Camiînin mimari geçmişimizi günümüze taşıma iddiasını taşımaktadır. “Koca Sinan 21.yy da yaşasaydı Süleymaniye Camiini böyle inşaa eder miydi?” sualine cevap arama amacını taşıyan cami, özgün mahfil katı, minare ve revak tasarımıyla dikkati çekmektedir. 5.000 m2 alan üzerinde, 1600 m2 taban alanına oturan cami, 2.220 kişi cemaatle namaz kılabileceği büyüklükte tasarlanmıştır.
ATIF HOCA ANIT MEZAR
İskilip merkezinde Gülbaba Mezarlığında 784,00 m2 arsa üzerinde yer alan ve 5 blok, 186,25 m2 kapalı alanı olan külliyeye iki sütun arasındaki iki kanatlı ferforje bahçe kapısından girilmektedir. Külliyeye girişte Osmanlı-Selçuklu mimari geleneğine güncel yorumlar katılarak tasarlanan mütevazı taç kapı yer almaktadır.
Geleneksel mimarimizde yaygın olan simetri ve denge ana temasıyla tasarlanan külliyeye merkez aksından girilmekte, girişin tam karşısında anıt mezar yer almaktadır.
Girişin her iki yanında aynı mimari formda, Çorum yöresinde hâkim olan Selçuklu ve Osmanlı Mimarisinin izlerini hatırlatacak tarzda pencere, söve, silme ve motiflerle süslü, duvarındaki kitabesiyle ziyaretçi bayan mescidi ve vakıf idare binası yer almaktadır. Külliyenin yol cephesindeki bahçe duvarında, her iki yanda dörder adet olmak üzere toplam sekiz adet bahçe penceresi yer almakta ve bu pencerelerde Osmanlı Mimarisinde sıkça görülen söve ve ferforje korkulukların stilize biçimi yer almaktadır.
DEVR-İ ALEM CAMİİ
Küre biçiminde tasarlanan özgün mimarisiyle fuarın favorilerinden olmaya aday bir tasarım. Özellikle üstten bakıldığında hilal şeklindeki hanımlar mahfili ve bunun ortasına sarkan yıldız şeklindeki avizesiyle şanlı ay-yıldızlı bayrağımızı stilize etmektedir.
Cam küre biçimindeki harim alanına üçgen formlu son cemaat mahallinden girilmektedir. 2.040 m2 alan üzerinde, 297,30 m2 taban oturumlu ve 350 m2 toplam kapalı alanlı tasarlanan 300 kişi kapasiteli çalışma sembol cami özelliği ile öne çıkmaktadır. Cam kürenin ısınma ve zararlı ışınlardan muhafazası için özel camlar tercih edilmiştir.
ÖMER HALİS DEMİR ANIT MEZAR
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
HAMİDİYE CAMİİ
Geç dönem Osmanlı Mimarisinin 19. Yüzyıl mimari tarzında tasarlanan cami 1.118,97 m2 arsa üzerinde yer almakta olup, bodrum katında kuran kursu, lojmanlar, teknik ve ıslak hacimler yer almaktadır. Projeyi 19 yüzyıl camilerinden ayıran en önemli farkı ana kubbe eteğine sıra pencereler eklenmesidir. Caminin rahatsız edici güneş ışınlardan etkilenmemesi için pencereler küçültülmüş ve revzenlerle renklendirilmiştir.
262 m2 cami zemin katı, 55 m2 mahfil katı, bahçedeki şadırvan ve cemaat odası ve bodrum katla birlikte 1247 m2 kapalı brüt alana sahip olan camide 544 kişi kapalı alanda ibadet edebilecek camide açık teraslarla birlikte toplam 1.076 kişi cemaatle ibadet edebilecektir. Tek minare ve tek kubbeli camide yan mahfiller teras çatılıdır. Terasta cemaat odası ve şadırvan planlanmıştır.
BEYKOZ BELEDİYESİ EK HİZMET BİNASI
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
TÜBİTAK BAYRAKTAR CAMİİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Adipisci non, delectus esse itaque optio cumque dolor veniam aliquid totam saepe minus beatae eveniet repellat voluptas ducimus nesciunt quaerat? Beatae, neque!
RİTİM İSTANBUL OFİS PROJELERİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
AVİZECİLER CAMİİ
Geç dönem Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan cami 1349,21 m2 arsa üzerinde yer almakta olup, bodrum katında kısmen dükkanlar, rezerv ibadet alanı ve diğer kısımlarda teknik mekanlar ve ıslak hacimler planlanmıştır. 729 m2 cami zemin katı, 350 m2 mahfil katıyla birlikte 1.768 m2 kapalı brüt alana sahip olan camide 640 kişi kapalı alanda ibadet edebilecektir. Açık teraslarla birlikte 1200 kişi ibadet edebilecektir. Tek minare ve tek kubbeli camide yan mahfiller teras çatılıdır. Terasta cemaat odası ve şadırvan planlanmıştır.
ÇORUH NEHRİ KÖPRÜLERİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
GÖKTÜRK CAMİİ
Tek kubbe ve tek minareli camide, geç dönem Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanmıştır. Girişteki taç kapı ve çini kaplamalar Selçuklu mimarisinin yansımasıdır. 299 m2 zemin kat alana oturan camide 95 m2 mahfil katı yer almaktadır. Sosyal ve kültürel alanlarla, teknik ve ıslak hacimlerin yer aldığı bodrum kat ve avludaki cemaaat odası, şadırvanla birlikte toplam kapalı alanı 1.352 m2 ye ulaşmakta olan camide 543 kişi kapalı mekanlarda, 1.375 kişi avluda olmak üzere toplam 1.918 kişi ibadet edebilecektir.
YALOVA ÜNİVERSİTESİ GİRİŞ KAPISI
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
HARMANTEPE CAMİİ
Neo-klasik tarzda tasarlanan cami, sekizgen kaide üzerine yükselen ana kubbe ve harim tavanında sekizgen kasnağın köşelerinde tromp biçiminde 4 yarım kubbe ve çifte minareli olarak tasarlanan caminin giriş yönündeki kitle 3 kubbeli ve taç kapılıdır. Camiye arazi eğiminden dolayı her iki yoldan giriş yapılabilmekte, 1.bodrum kata da ara yoldan doğrudan giriş yapılabilmektedir.
Cami zemin katında ibadet mahalleri ve avluda cemaat odası-kütüphane ve musalla yer almaktadır. Caminin 1.bdorum katında rezerv ibadethane, teknik ve ıslak hacimler yer almakta, açık avlu ise çocuk parkı olarak düzenlenmiştir. Diğer 5 bodrum katta ise kapalı otopark ve teknik hacimler planlanmıştır. Proje arazinin oldukça dik eğimli oluşundan dolayı kademeli olarak biçimlendirilmiş, alt taraftaki kademede yollardan doğrudan girilebilen çocuk parkı planlanmıştır.
3363,67 m2 arsa üzerine inşa edilecek bina kitlesi taban alanı 973,23 m2, caminin taban alanı 649,26 m2, cami katı, mahfil katı, zemin kat ve 1.bodrum kattaki ticari ve sosyal mekanlar ve müştemilatların toplam kapalı alanı 2.475,73 m2, 5 bodrum otopark katıyla birlikte genel toplam kapalı alanı 13.174,16 m2 ye ulaşmaktadır.635 kişi zemin kat, 125 kişi mahfil katında, 1.319 kişi de 1.bodrum katta olmak üzere 2.079 kişi kapalı alan kapasiteli olan camide, açık avluyla birlikte 2.967 kişi cemaatle ibadet edebilecektir.
ERZURUM ÜNİVERSİTESİ GİRİŞ KAPISI
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
SOĞUKSU CAMİİ
Selçuklu mimarisinin güncel yorumuyla tarzında tasarlanan cami, özgün tasarımıyla dikkat çekmektedir. Yan cephelerdeki eğimli yüzeydeki pencereleri, harim tavanı köşelerindeki trompları, kubbe eteklerinde Türk evindeki baca pencerelerinin stilize edilmiş tekrarları, sekizgen kubbesi, kare planlı piramidal minareleri ve bahçedeki sekizgen şadırvanıyla sadeliği estetikle meczeden bir yaklaşım sunmaktadır. 775 m2 taban oturumlu ve 1.700 m2 kapalı alanı olan camide 1.088 kişi cemaatle ibadet edebilmekte, avlu ve bodrumla birlikte 2.000 kişi cemaatle namaz kılabilmektedir. Avlu bodrum katında ise rezerv ibadet alanı ve teknik birimler yer almaktadır.
YAYA ÜSTGEÇİT - 1 (MODERN)
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
YUNUS EMRE CAMİİ
Selçuklu mimarisi tarzında tasarlanan cami, özgün tasarımıyla dikkat çekmektedir. Yan cephelerde her iki yönden lafza-ı celâl biçimli pencereleri, pencere üstlerindeki Türk çinileri, Divriği Ulu Camiî’nin stilize edilmiş kubbe formuyla alanında önemli bir yer edinmiştir. Camide avluyla birlikte 3.000 kişi cemaatle namaz kılabilmektedir. Avlu bodrum katında ise sosyal tesisler ve bahçede abdesthaneden yer almaktadır. 550 kişinin cemaatle namaz kılabileceği caminin minare tasarımları da ana konsepti tamamlamaktadır.
YAYA ÜSTGEÇİT - 2 (CLASSICAL)
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
MAHALLE MESCİDİ
Selçuklu mimarisi tarzında tasarlanan caminin minaresi Mimar Sinan’ın eserlerinden mülhemdir. Ana yapı kesme taştan kargir olarak planlanmış olup, son cemaat mahalli ahşaptan yarı açık olarak tasarlanmıştır. Mütevazı büyüklüğüyle mahalle mescitleri için tip proje özelliği taşıyan tasarım düşük maliyetiyle yaygın kullanım imkanına sahiptir. Yüzölçümü 500 m2 arsa üzerine inşa edilecek olan cami 174,83 m2 taban oturumu, 31,35 m2 mahfil katıyla 206,18 m2 toplam kapalı alan sahiptir. Toplam 175kişi cemaat kapasiteli olup açık avluyla birlikte bu kapasite 300 kişiye yükselmektedir.
YAYA ÜSTGEÇİT
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
GÜRUN NUR EVİ KÜLTÜR MERKEZİ
Osmanlı sivil mimarinin örneklerini yaşatan Sivas- Gürün ilçesinin mahallî mimarisinin ahşap süslemeli, cumbalı evlerinin İstanbul’da yaşatılması adına Küçükçekmece Belediyesinin semt konağı fonksiyonunu yükleyerek kamu kullanımına açacağı “Gürün Evi” az katlı, ahşap kaplamalı saçakları ve ahşap kat silmeleri ve alaturka kiremit kaplı çatısıyla kültürel kodlarımızı günümüze taşıma çabasının özgün çalışmalarından birisidir.
Bodrumla birlikte 3 katlı olan binanın 300 m2 taban oturumu, 97 m2 cihannüma (çatı katı) ile birlikte 1092 m2 kapalı alanı mevcuttur. Binada yöresel el sanatları ve zanaatlarının yaşatılacağı küçük atölyeler, çok maksatlı salonlar, toplantı seminer odaları ve çatı katındaki sedir döşenmiş şahnişin mekânıyla yöre halkına sosyo-kültürel maksatlı hizmetler sunulacaktır.
SELÇUKLU TAKLI KAPILAR (ŞEHİR GİRİŞ KAPILARI)
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
KANDİLLİ EVLERİ
Eklektik mimari tarzında, deniz manzaralı, simetrik olarak tasarlanan bina; 1.388,72 m2arsa üzerinde 457,05 m2 taban oturumu ve bodrum 6 normal kat ile ve çatı arasında piyes ve terasla birlikte 5.172,01 m2 kapalı alana sahiptir. Dört cephedeki çıkmaları, geniş balkonları, özgün tasarım ferforje balkon korkulukları, ahşap güneş kırıcıları, özgün motifli CNC kesim greaj klima dış ünite seperasyonları, otoparkı ve geniş bahçesinin özel tasarlanmış peyzajıyla özgünlüğü öne çıkmaktadır.
MANİSPAA CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Neo-klasik Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan külliye; bir merkezi kubbe çevresinde 4 yarım kubbeyle iki minareli, ve yan revaklarıyla klasik Osmanlı külliyesidir. Külliye avlusunda medrese, kütüphane, sebil-çeşme, revaklar, şadırvan ve tuvaletler ile küçük bir çocuk parkı bulunmaktadır. Bodrum katta ise ilave ibadet mekanı, aşevi, misafirhane, idari ve teknik hacimler yer almaktadır. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. Üç tarafı yollarla çevrili cami avlusuna tüm yollardan arazi kotuna uygun olarak giriş kapıları tasarlanmıştır. 2.925 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 823,37 m2 taban oturumlu ve 2.938,28 m2 kapalı alanlı camide yaklaşık 1.910 kişi ibadet edebilmektedir. 943 m2 cami avlusunda 1250 kişilik cemaatle birlikte 3.160 kişi cemaatle namaz kılabilecektir.
GÜRUN NUR EVİ KÜLTÜR MERKEZİ
Osmanlı sivil mimarinin örneklerini yaşatan Sivas- Gürün ilçesinin mahallî mimarisinin ahşap süslemeli, cumbalı evlerinin İstanbul’da yaşatılması adına Küçükçekmece Belediyesinin semt konağı fonksiyonunu yükleyerek kamu kullanımına açacağı “Gürün Evi” az katlı, ahşap kaplamalı saçakları ve ahşap kat silmeleri ve alaturka kiremit kaplı çatısıyla kültürel kodlarımızı günümüze taşıma çabasının özgün çalışmalarından birisidir.
Bodrumla birlikte 3 katlı olan binanın 300 m2 taban oturumu, 97 m2 cihannüma (çatı katı) ile birlikte 1092 m2 kapalı alanı mevcuttur. Binada yöresel el sanatları ve zanaatlarının yaşatılacağı küçük atölyeler, çok maksatlı salonlar, toplantı seminer odaları ve çatı katındaki sedir döşenmiş şahnişin mekânıyla yöre halkına sosyo-kültürel maksatlı hizmetler sunulacaktır.
ATALAR REZİDANS
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit. Natus sunt unde incidunt pariatur quasi doloribus architecto, labore expedita aliquid dicta mollitia cumque, quos ut ipsam vel, rem corporis dolore. Officiis.
15 TEMMUZ ŞEHİTLER KÜLLİYESİ
Tanzanya-Zanzibar Adası’nda Endülüs mimarisi tarzında tasarlanan külliye bahçesinde 250 kişi cemaat kapasiteli cami, medrese, yurt, lojman, vakıf görevli mekânı ve abdesthane yer almaktadır. Külliye alanı 5495,34 m2 olup, toplam kapalı alanlar ve revaklar dâhil 1.305,41 m2 dir. Endülüs mimarisi tarzında tasarlanan cami, özgün kemer ve minareleriyle bir mahalle mescidi hüviyetindedir. Külliye sade ve çatılı mütevazı formlarıyla, çifte minaresi önde yer alan Endülüs kemerli revaklarıyla öne çıkmaktadır.
Yurt ve medrese önündeki Endülüs kemerli revakları ve yatay mimarisiyle tevazuun mimarideki yansımasını fark ettirmektedir. Küllîye’nin kubbesiz mütevazı tasarımı bölgenin imkânlarıyla uyumlu olma çabasının tezahürüdür.
SANCAKTEPE BELEDİYE BİNASI PROJESİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Tempore iste sunt doloremque nemo odit ducimus, asperiores aut perspiciatis fuga voluptatum blanditiis qui quo nam iure? Delectus neque odio commodi harum?
ODUNPAZARI EVLERİ - EMLAK KONUT
Osmanlı sivil mimari örneklerini koruyan Odunpazarı ilçesi, kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları, ahşap süslemeli bitişik düzenli, cumbalı evleri ile örf, adetlerini koruyarak bir bütün olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu geleneği günümüze taşımayı amaçlayan projemizde, az katlı, ahşap kaplı cumbaları saçakları ve ahşap kat silmeleri, alaturka kiremiti andıran villa tipi kiremitler vb. kültürel kodlarımıza dair objelere yer verilmiştir. 10.524,83 m2 alan üzerinde, toplam kapalı alanı 14.397,76 m2 kapalı alanlı, 60 daireden oluşan sitede bahçe duvarları, peyzaj ve şehir mobilyaları doğal malzemeden seçilerek su ve yeşilin hâkim olduğu tabiî bir ortam oluşturularak çevre orman dokusuyla bütünleşme amacı hedeflenmiştir.
Salonlar köşelere konumlandırılarak tüm blokların ön ve yan bahçelerle ilişkisi kuvvetlendirilmektedir. Bir yandan bina konumları ve girişleri komşuluk ilişkilerini kuvvetlendirecek yönde seçilirken, öte yandan bina mesafeleri, peyzaj ve balkonlar aile mahremiyeti gözetecek şekilde düzenlenmiştir.
ULAN BATUR İSLAM MERKEZİ VE CAMİİ
Abidevî görünüşüyle Büyük Selçuklu Mimarisinin izlerini taşıyan külliye, turkuaz rengi kaplamalı sivri kubbeleri ve kare planlı çifte minaresiyle dikkati çekmektedir. 4600 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde yer alan cami, 1506 m2 taban alanına oturmakta olan külliye 6.666 m2 toplam kapalı inşaat alanına sahip olan camide 1.080 kişi cemaatle namaz kılabilecektir. Külliyede camiyle birlikte kapalı otopark, teknik ve idari mekânlar, ıslak hacimler, çok maksatlı salon ve mahalli Müslüman cemaatler ve diğer STK lara ait mekanlar, medrese, aşevi, kapalı cenaze namazı kılma mahalli yer almaktadır.
KAHRAMANMARAŞ İMAM HATİP LİSESİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Tempore iste sunt doloremque nemo odit ducimus, asperiores aut perspiciatis fuga voluptatum blanditiis qui quo nam iure? Delectus neque odio commodi harum?
KUZEYŞEHİR TOPLU KONUT PROJESİ - TOKİ
Gaziantep, Şehitkamil İlçesi, Kuzey Şehir 5. etap konut projeleri tamamı 5 katlı toplam 505 daireyi kapsamaktadır. Bunlardan 290 adedi 2 + 1, 215 adedi de 3 + 1 olarak planlanmıştır. A bloktan 9 adet, B bloktan 5, C bloktan 18, D bloktan 11, E blok 10 olmak üzere toplam 53 bloktan oluşmaktadır.
Binalar mimari geçmişimizle ilişki kuracak şekilde geleneksel Türk konut mimarisi tarzında cumbalı, cepheleri kısmen ahşap kaplama görünümlü ve çatıları alaturka kiremit kaplı olarak tasarlanmıştır. Projede özellikle balkonlarda mahalli mimariyle ilişki kuracak şekilde “Geleneksel Antep Evleri”ndeki cumba-balkon, ahşap pencere kafesleri ve payandalar stilize edilerek kullanılmıştır.
Sitede genel olarak her katta 2 daireli, 2+1 ve 3+1 bloklar önerilmiş olmakla birlikte, kalabalık aileler için ideal olabilecek şekilde 3+1 büyüklüğünde katta tek daireli 5 blokta 25 daire planlanmıştır. Projenin bu etap kapsamındaki 5 adet yapı adasının toplam yüzölçümü 56.218,52 m2dir. Yine bu proje kapsamında yapılacak inşaatların brüt alanı toplam 78.918,29 m2 ye ulaşmaktadır. Projede en küçük 2 + 1 daire 93,43 metre², en büyük 3 + 1 daire de 133,86 m2 brüt alanlı olarak planlanmıştır.
Projede tüm yapı adalarında yeterli büyüklükte mescit önerilmiştir. Projede site genelinde 388 adet otopark yeri ayrılmıştır. Ayrıca ulaşım aksları üzerinde ana plandan gelen yeterli miktarda otopark yeri de öngörülmüştür. Aynı zamanda her bir yapı adasında yönetmeliğin gerektirdiği büyüklükte kapıcı dairesi, sığınak ve binaya ait depo yeri ayrılmıştır.
Projede ısıtma enerjisi olarak doğal gaz ön görülmüştür. Enerji tasarrufu için gerekli yalıtım tedbirleri alınmış ve tüm bloklarda rüzgârlık planlanmıştır. Proje genelinde engelli erişimini sağlayacak tasarım ve rampalar yapılarak erişimin her yere kolayca yapılması sağlanmıştır. Site içi yollar ve rampalar komşuluk ilişkilerinin daha yakın sağlanacak şekilde yeterli düzeyde ve genişlikte planlanarak yaya ve bisikletlinin rahatlıkla dolaşabileceği ortamlar oluşturulmuştur.
BAŞAKŞEHİR MERKEZ CAMİİ - EMLAK KONUT
Neo-klasik tarzda tasarlanan cami dört minaresi, revaklı avlusu ve bir merkezi kubbe çevresinde 4 yarım kubbeyle klasik Osmanlı camiîdir. Onu Osmanlı camilerinden ayıran tek yönü revaklı avluya son cemaat mahalli arkasından değil, avlu merkezinden girilmesidir. Bu tercih İslam mimarisindeki simetri ve tekrar yaklaşımına daha uygundur. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. 18.653,20 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 3.183,57 m2 taban oturumlu ve 6.992,07 m2 kapalı alanlı camide bodrum katla birlikte yaklaşık 5.326 kişi ibadet edebilmektedir. 6.853,00 m2 cami avlusunda 7.500 kişilik cemaatle birlikte 12.826 kişi cemaatle namaz kılabilecektir. Cami bahçesinde gündüzlü Kur’an kursu ve abdesthane blokları ile cenaze avlusu yer almaktadır. Cami bodrum katında çok maksatlı konferans salonu ve sanat atölyeleri ile teknik hacimler yer almaktadır.
YALOVA İMAM HATİP LİSESİ KÜLLİYESİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Tempore iste sunt doloremque nemo odit ducimus, asperiores aut perspiciatis fuga voluptatum blanditiis qui quo nam iure? Delectus neque odio commodi harum?
GELENEKSEL SELÇUKLU EVLERİ
Selçuklu mimari motiflerinin Osmanlı konut mimarisiyle mezcedilerek oluşturulan sentez, geniş saçakları, geleneksel Türk motif ve çinileriyle bütünleşerek geçmişle günümüz arasında köprü kuruyor.. Taş kaplı taklı kapısı binanın Selçuklu tarzını daha girişte öne çıkarıyor.
ŞEHİR MEYDANI CAMİİ
Çayırova ilçesi merkezinde yer alan proje alanı 4.170,16 m2 yüz ölçüme sahip olup, söz konusu alan üzerinde cami, katlı otopark ve sosyal mekânlar yer almaktadır. Klasik-çağdaş mimari tarzın mezcedildiği post-modern bir mimariyle tasarlanan cami, ilginç kubbe-tonozları ve kaleme benzer minaresiyle özgün bir yapı formunu ortaya koymaktadır. Benzer tasarım daha önce İTÜ kampüs camiinde uygulanmış, karşılaşılan sorunların giderilmesine yönelik düzenlemeler, diğer yenilik ve ilavelerle nihai tasarım ortaya çıkmıştır. Cami ve minarelerde arduvazlı titanyum çinko çatı örtüsü özenli bir yapı modelinin detaylarını yansıtması açısından önemli bir ayrıntıyı dile getirmektedir.
Cami detaylarındaki motif ve rölyefler geleneksel mimarinin hatlarını taşırken, ana kitle çağdaş mimariyi yansıtmakta, bununla birlikte islamın ilme vermiş olduğu değeri yansıtacak şekilde minare kalem suretinde tasarlanmıştır. Kıble duvarında mihrap üstündeki filgözü revzen ve kubbe üzerindeki tüm kavisli üst pencereler(revzenler) fevkalâde müzeyyen tercihiyle caminin klasik dönem Osmanlı mimarisiyle ortak özelliği sağlanmaktadır. Cami müştemilatları kitle etkisini azaltmak için nispeten küçük seçilerek alandaki caminin abidevî özelliği vurgulanmıştır.
4.678,82 m2 alan üzerinde bodrum kat taban oturumu 3.278,73 m2 kapalı alanlı olarak tasarlanan projenin cami zemin katı 893,39 m2 ve mahfil katı 141,37 m2 olmak üzere toplam 752,04 m2 toplam kapalı alana sahiptir. Kapalı alanlarında toplam 1.514 kişi cemaatle ibadet edebilmekte olan camide 776 kişi cami katında, 128 kişi mahfil katında ve 610 kişi de bodrum katında ibadet edebilmektedir. Açık avluyla birlikte cemaat kapasitesi 2.844 kişiye yükselmektedir. Bahçedeki, şadırvan ve kütüphane yer almaktadır.
SULTAN BABA VAKFI KARATAY KÜLLİYESİ
Osmanlı Konut mimarisi tarzında tasarlanan külliye okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liseden müteşekkil yatılı eğitim-öğretim kurumudur. Ortadaki avlusuyla, revakları, geniş çatı saçakları, eli böğründeleri ve giyotin pencereleriyle tipik Türk konut mimarisini yansıtmaktadır. Dışa kapalı, içe açık biçimlenişiyle inanç kodlarımızın mahremiyet hassasiyeti muhafaza edilmektedir. 3.617,00 m2 arsa üzerinde 1.443,00 m2 taban oturumu olan ve bünyesinde eğitim kurumlarına ilaveten mescit, çok maksatlı salon, aşevi vb. mekânları de bulunduran külliyede 7.043,40 m2
FİRUZE EVLERİ
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit. Labore, tempore quidem. Asperiores, at ab atque quaerat tempore eius. Natus nostrum quis sapiente cupiditate sed expedita. Dolores earum totam itaque enim.
SELATİN CAMİİ
Selçuklu mimarisinin Osmanlı Selatîn camii geleneği ile mezcedilerek tasarlanmış olduğu bir projedir. Proje plan şeması olarak Edirne Selimiya camiine benzemektle birlikte, minare adedi itibariyle Sultanahmet Camiine benzemektedir. Altı minaresi 99 kubbesi ve geleneği günümüze taşıyan tasarımıyla cami tasarımına yeni bir soluk getirmektedir. Sekizgen kubbeleri ve kare planlı 6 minaresiyle dikkati çeken ve 15.000 m2 alan üzerinde inşa edilecek cami, 15.000 kişinin aynı anda namaz kılacağı büyüklükte hazırlanmıştır. Revaklı avlu ortasında onikigen planlı bir şadırvan yer almaktadır. Mahfil katlarıyla hanımlar için oldukça geniş mekânlara sahip olan camide mahfil katlarının kısmen açık teras şeklinde tasarlanması mimarimizde çok sık rastlanan bir çözümleme değildir.
SELÇUKLU KAFETERYA
Selçuklu mimarisi tarzında A ve B tipi olarak 2 farklı planda tasarlanan kafeteryalar, şark usulü oturma düzeni sedirleriyle, geniş saçak ve payandalarıyla geçmişimizi günümüze taşıyor. Çatılı tasarımı ve çıtakâri tavan dekorasyonu, ana mekânın merkezinde yer alan sekizgen fıskiyesiyle Selçuklu mimarisinin sadeliğini taşımaktadır.
Projede A tipi 158,54 m2, B tipi 139,66 m2 taban alanına oturmakta olup tek katlıdır. Cephelerde pencere üstlerindeki İznik çinileri Selçukludan Osmanlıya geçişte erken dönem Osmanlı mimarisinde de sıkça kullanılmıştır. Üst kare pencereleriyle geleneksel revzen tasarımını günümüze taşımaktadır.
ENGERE MALİKANE
Endülüs mimarisi tarzında, deniz manzaralı, simetrik olarak tasarlanan malikâne; 8.594,25 m2arsa üzerinde 332,77 m2 taban oturumu ve bodrum ve üst kat ile ve çatı arasında piyes ve terasla birlikte 1.219,10 m2 kapalı alana sahiptir. İki yanda çıkma altındaki eli böğründeleri, geniş balkonları, otoparkı, süs havuzları ve geniş bahçesinin özel tasarlanmış peyzajıyla özgünlüğü öne çıkmaktadır.
MUALLİM OSMAN ÖZTÜRK TATBİKAT CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Neo-klasik Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan külliye; Mimar Sinan’ın Edirne Selimiye Cami’inden mülhemle ortaya konulan bir tasarımdır. Caminin iki minaresi, revaklı avlusu ve oldukça büyük bir merkezi kubbesiyle klasik Osmanlı külliyesidir. Külliye avlusunda yatılı hafızlık eğitim merkezi ve gençlik merkezi, bodrum katta 5-6 yaş kuran kursu, gündüzlü kuran kursu, aşevi, misafirhane ve 66 otoluk kapalı otopark yer almaktadır. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. 8.769,44 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 5.793,90 m2 taban oturumlu ve 10.269,91 m2 kapalı alanlı camide yaklaşık 1.580 kişi ibadet edebilmektedir. 3.572,88 m2 cami avlusunda 3.805 kişilik cemaatle birlikte 5.385 kişi cemaatle namaz kılabilecektir. Cami bahçesinde gündüzlü Kur’an kursu ve abdesthane blokları ile cenaze avlusu yer almaktadır. Cami bodrum katında çok maksatlı konferans salonu ve sanat atölyeleri ile teknik hacimler yer almaktadır.
DOĞA KOLEJİ MANEJ ÇİFTLİĞİ
Tabiatla iç içe bir ortamda Beykoz ormanları civarında 27.250 m2 arazi üzerinde tasarlanan 3.012,08 m2 kapalı alanlı, 2.293 m2 açık manej olmak üzere toplam 5.305,08 m2 alana baliğ olan kompleks ahşap ve tuğla kaplamalarla tabii görünümlü bir at biniş eğitimi verilen tesistir. Binicilerin ve atların manej içinde eğitim ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayan tesis çatı, ahşap korkuluk ve cumbalarıyla geleneksel mimarimizle ilişki kurmaktadır.
PALMİYE VİLLA
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Aspernatur in rerum minima, adipisci quod voluptate facilis nemo ex? Quis consequatur debitis tempore inventore sunt accusantium corrupti labore quibusdam ipsam aspernatur.
T.C. ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI MESCİDİ
Enerji Bakanlığı kampüsünde yer alan idari binalardan F blok Zemin katında yer alan Selçuklu mimarisi tarzında tasarlanan mescidin gömme mihrap-minber-kürsü üçlüsü ve yarım daire formlu revzenleri, Selçuklu motifli sütunları, tavandaki tiffany tarzındaki sekizgen formlu bakır folyeli vitrarı ve özel desen tasarımlı yün halısıyla özgün bir çalışmadır.
Kampüs içinde taban oturumu 1.086,00 m2 m2 kapalı alanlı olarak tasarlanan mescidin erkekler bölümü 746 kişi, hanımlar bölümü 172 kişi olmak üzere toplam 918 kişi cemaatle ibadet edebilmekte, bina iç avlusuyla birlikte cemaat kapasitesi 1.200 kişiye yükselmektedir. Mescidin abdesthane tasarımı insan ergonomisine uygun olarak özel tasarlanmıştır. Bina dış cephesinde mescid bölümüne ait pencereler beton prekast dışlıklarla geleneksel mimariye uygun olarak tadil edilmiş olup, her iki istikametteki blok giriş saçağı Selçuklu motifli Nevşehir taşıyla kaplanmıştır.
BUNGALOV SOSYAL TESİSİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
MANİSPAA CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Neo-klasik Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan külliye; bir merkezi kubbe çevresinde 4 yarım kubbeyle iki minareli, ve yan revaklarıyla klasik Osmanlı külliyesidir. Külliye avlusunda medrese, kütüphane, sebil-çeşme, revaklar, şadırvan ve tuvaletler ile küçük bir çocuk parkı bulunmaktadır. Bodrum katta ise ilave ibadet mekanı, aşevi, misafirhane, idari ve teknik hacimler yer almaktadır. Pencere üstlerinde kemer biçiminde İznik çinilerinden alın tasarlanmıştır. Üç tarafı yollarla çevrili cami avlusuna tüm yollardan arazi kotuna uygun olarak giriş kapıları tasarlanmıştır. 2.925 m2 yüzölçümlü parsel üzerinde, 823,37 m2 taban oturumlu ve 2.938,28 m2 kapalı alanlı camide yaklaşık 1.910 kişi ibadet edebilmektedir. 943 m2 cami avlusunda 1250 kişilik cemaatle birlikte 3.160 kişi cemaatle namaz kılabilecektir.
İMES DİLOVASI CAMİİ
Yüzölçümü 11.599 m2 arsa üzerine inşa edilecek olan cami ve müştemilatlarının toplam kapalı alanı 2.847,16 m2, mahfil ve mevcut bodrum katıyla birlikte 4.588,76 m2’ye ulaşmaktadır. Toplam 3.592 kişi cemaat kapasiteli olup açık avluyla birlikte bu kapasite 5.037 kişiye yükselmektedir.
Özgün mimari üslubu ile ana kubbe ve üst kubbe kademelendirilmiş büyük ölçekli bir cami tasarımı…Çifte minaresi ve iki kademeli kubbesiyle özgün tasarım öne çıkmaktadır. Avlu revaklarının kavisli birleşimi ve şadırvanın revak birleşiminde yer alması projedeki tasarım yeniliklerinden… Kıble yönünde iki ağırlık kulesi küçük birer minare gibi kitleyi dengelemektedir. Avluda açık alan dış etkilerini azaltmak amacıyla kapanabilir şemsiye tarzında tente gölgelikler oluşturulmuştur.
Giriş saçağı tonoz formlu ve kapalı mekân olarak tasarlanmıştır. İki yan ve kıble cephelerinde abidevî düşey etki oluşturmak için bant pencereler tarzında revzenler oluşturulmuştur. Bodrum kattaki ibadet mahalliyle ilişki avludaki simetrik iki merdiven kulesiyle sağlanmıştır.
TAŞKENT-LAND EĞLENCE MERKEZİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
YENİ SÜLEYMANİYE CAMİİ
Neoklasik tarzın güncel yorumlarla zenginleştirilmesiyle tasarlanan cami Osmanlı cami mimarisinin 21.yy’daki örneklerinden olması öngörülen Yeni Süleymaniye Camiînin mimari geçmişimizi günümüze taşıma iddiasını taşımaktadır. “Koca Sinan 21.yy da yaşasaydı Süleymaniye Camiini böyle inşaa eder miydi?” sualine cevap arama amacını taşıyan cami, özgün mahfil katı, minare ve revak tasarımıyla dikkati çekmektedir. 5.000 m2 alan üzerinde, 1600 m2 taban alanına oturan cami, 2.220 kişi cemaatle namaz kılabileceği büyüklükte tasarlanmıştır.
ATIF HOCA ANIT MEZAR
İskilip merkezinde Gülbaba Mezarlığında 784,00 m2 arsa üzerinde yer alan ve 5 blok, 186,25 m2 kapalı alanı olan külliyeye iki sütun arasındaki iki kanatlı ferforje bahçe kapısından girilmektedir. Külliyeye girişte Osmanlı-Selçuklu mimari geleneğine güncel yorumlar katılarak tasarlanan mütevazı taç kapı yer almaktadır.
Geleneksel mimarimizde yaygın olan simetri ve denge ana temasıyla tasarlanan külliyeye merkez aksından girilmekte, girişin tam karşısında anıt mezar yer almaktadır.
Girişin her iki yanında aynı mimari formda, Çorum yöresinde hâkim olan Selçuklu ve Osmanlı Mimarisinin izlerini hatırlatacak tarzda pencere, söve, silme ve motiflerle süslü, duvarındaki kitabesiyle ziyaretçi bayan mescidi ve vakıf idare binası yer almaktadır. Külliyenin yol cephesindeki bahçe duvarında, her iki yanda dörder adet olmak üzere toplam sekiz adet bahçe penceresi yer almakta ve bu pencerelerde Osmanlı Mimarisinde sıkça görülen söve ve ferforje korkulukların stilize biçimi yer almaktadır.
DEVR-İ ALEM CAMİİ
Küre biçiminde tasarlanan özgün mimarisiyle fuarın favorilerinden olmaya aday bir tasarım. Özellikle üstten bakıldığında hilal şeklindeki hanımlar mahfili ve bunun ortasına sarkan yıldız şeklindeki avizesiyle şanlı ay-yıldızlı bayrağımızı stilize etmektedir.
Cam küre biçimindeki harim alanına üçgen formlu son cemaat mahallinden girilmektedir. 2.040 m2 alan üzerinde, 297,30 m2 taban oturumlu ve 350 m2 toplam kapalı alanlı tasarlanan 300 kişi kapasiteli çalışma sembol cami özelliği ile öne çıkmaktadır. Cam kürenin ısınma ve zararlı ışınlardan muhafazası için özel camlar tercih edilmiştir.
ÖMER HALİS DEMİR ANIT MEZAR
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
HAMİDİYE CAMİİ
Geç dönem Osmanlı Mimarisinin 19. Yüzyıl mimari tarzında tasarlanan cami 1.118,97 m2 arsa üzerinde yer almakta olup, bodrum katında kuran kursu, lojmanlar, teknik ve ıslak hacimler yer almaktadır. Projeyi 19 yüzyıl camilerinden ayıran en önemli farkı ana kubbe eteğine sıra pencereler eklenmesidir. Caminin rahatsız edici güneş ışınlardan etkilenmemesi için pencereler küçültülmüş ve revzenlerle renklendirilmiştir.
262 m2 cami zemin katı, 55 m2 mahfil katı, bahçedeki şadırvan ve cemaat odası ve bodrum katla birlikte 1247 m2 kapalı brüt alana sahip olan camide 544 kişi kapalı alanda ibadet edebilecek camide açık teraslarla birlikte toplam 1.076 kişi cemaatle ibadet edebilecektir. Tek minare ve tek kubbeli camide yan mahfiller teras çatılıdır. Terasta cemaat odası ve şadırvan planlanmıştır.
BEYKOZ BELEDİYESİ EK HİZMET BİNASI
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
TÜBİTAK BAYRAKTAR CAMİİ
Lorem ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Adipisci non, delectus esse itaque optio cumque dolor veniam aliquid totam saepe minus beatae eveniet repellat voluptas ducimus nesciunt quaerat? Beatae, neque!
RİTİM İSTANBUL OFİS PROJELERİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
AVİZECİLER CAMİİ
Geç dönem Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanan cami 1349,21 m2 arsa üzerinde yer almakta olup, bodrum katında kısmen dükkanlar, rezerv ibadet alanı ve diğer kısımlarda teknik mekanlar ve ıslak hacimler planlanmıştır. 729 m2 cami zemin katı, 350 m2 mahfil katıyla birlikte 1.768 m2 kapalı brüt alana sahip olan camide 640 kişi kapalı alanda ibadet edebilecektir. Açık teraslarla birlikte 1200 kişi ibadet edebilecektir. Tek minare ve tek kubbeli camide yan mahfiller teras çatılıdır. Terasta cemaat odası ve şadırvan planlanmıştır.
ÇORUH NEHRİ KÖPRÜLERİ
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
GÖKTÜRK CAMİİ
Tek kubbe ve tek minareli camide, geç dönem Osmanlı Mimarisi tarzında tasarlanmıştır. Girişteki taç kapı ve çini kaplamalar Selçuklu mimarisinin yansımasıdır. 299 m2 zemin kat alana oturan camide 95 m2 mahfil katı yer almaktadır. Sosyal ve kültürel alanlarla, teknik ve ıslak hacimlerin yer aldığı bodrum kat ve avludaki cemaaat odası, şadırvanla birlikte toplam kapalı alanı 1.352 m2 ye ulaşmakta olan camide 543 kişi kapalı mekanlarda, 1.375 kişi avluda olmak üzere toplam 1.918 kişi ibadet edebilecektir.
YALOVA ÜNİVERSİTESİ GİRİŞ KAPISI
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
HARMANTEPE CAMİİ
Neo-klasik tarzda tasarlanan cami, sekizgen kaide üzerine yükselen ana kubbe ve harim tavanında sekizgen kasnağın köşelerinde tromp biçiminde 4 yarım kubbe ve çifte minareli olarak tasarlanan caminin giriş yönündeki kitle 3 kubbeli ve taç kapılıdır. Camiye arazi eğiminden dolayı her iki yoldan giriş yapılabilmekte, 1.bodrum kata da ara yoldan doğrudan giriş yapılabilmektedir.
Cami zemin katında ibadet mahalleri ve avluda cemaat odası-kütüphane ve musalla yer almaktadır. Caminin 1.bdorum katında rezerv ibadethane, teknik ve ıslak hacimler yer almakta, açık avlu ise çocuk parkı olarak düzenlenmiştir. Diğer 5 bodrum katta ise kapalı otopark ve teknik hacimler planlanmıştır. Proje arazinin oldukça dik eğimli oluşundan dolayı kademeli olarak biçimlendirilmiş, alt taraftaki kademede yollardan doğrudan girilebilen çocuk parkı planlanmıştır.
3363,67 m2 arsa üzerine inşa edilecek bina kitlesi taban alanı 973,23 m2, caminin taban alanı 649,26 m2, cami katı, mahfil katı, zemin kat ve 1.bodrum kattaki ticari ve sosyal mekanlar ve müştemilatların toplam kapalı alanı 2.475,73 m2, 5 bodrum otopark katıyla birlikte genel toplam kapalı alanı 13.174,16 m2 ye ulaşmaktadır.635 kişi zemin kat, 125 kişi mahfil katında, 1.319 kişi de 1.bodrum katta olmak üzere 2.079 kişi kapalı alan kapasiteli olan camide, açık avluyla birlikte 2.967 kişi cemaatle ibadet edebilecektir.
ERZURUM ÜNİVERSİTESİ GİRİŞ KAPISI
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
SOĞUKSU CAMİİ
Selçuklu mimarisinin güncel yorumuyla tarzında tasarlanan cami, özgün tasarımıyla dikkat çekmektedir. Yan cephelerdeki eğimli yüzeydeki pencereleri, harim tavanı köşelerindeki trompları, kubbe eteklerinde Türk evindeki baca pencerelerinin stilize edilmiş tekrarları, sekizgen kubbesi, kare planlı piramidal minareleri ve bahçedeki sekizgen şadırvanıyla sadeliği estetikle meczeden bir yaklaşım sunmaktadır. 775 m2 taban oturumlu ve 1.700 m2 kapalı alanı olan camide 1.088 kişi cemaatle ibadet edebilmekte, avlu ve bodrumla birlikte 2.000 kişi cemaatle namaz kılabilmektedir. Avlu bodrum katında ise rezerv ibadet alanı ve teknik birimler yer almaktadır.
YAYA ÜSTGEÇİT - 1 (MODERN)
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
YUNUS EMRE CAMİİ
Selçuklu mimarisi tarzında tasarlanan cami, özgün tasarımıyla dikkat çekmektedir. Yan cephelerde her iki yönden lafza-ı celâl biçimli pencereleri, pencere üstlerindeki Türk çinileri, Divriği Ulu Camiî’nin stilize edilmiş kubbe formuyla alanında önemli bir yer edinmiştir. Camide avluyla birlikte 3.000 kişi cemaatle namaz kılabilmektedir. Avlu bodrum katında ise sosyal tesisler ve bahçede abdesthaneden yer almaktadır. 550 kişinin cemaatle namaz kılabileceği caminin minare tasarımları da ana konsepti tamamlamaktadır.
YAYA ÜSTGEÇİT - 2 (CLASSICAL)
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
MAHALLE MESCİDİ
Selçuklu mimarisi tarzında tasarlanan caminin minaresi Mimar Sinan’ın eserlerinden mülhemdir. Ana yapı kesme taştan kargir olarak planlanmış olup, son cemaat mahalli ahşaptan yarı açık olarak tasarlanmıştır. Mütevazı büyüklüğüyle mahalle mescitleri için tip proje özelliği taşıyan tasarım düşük maliyetiyle yaygın kullanım imkanına sahiptir. Yüzölçümü 500 m2 arsa üzerine inşa edilecek olan cami 174,83 m2 taban oturumu, 31,35 m2 mahfil katıyla 206,18 m2 toplam kapalı alan sahiptir. Toplam 175kişi cemaat kapasiteli olup açık avluyla birlikte bu kapasite 300 kişiye yükselmektedir.
YAYA ÜSTGEÇİT
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
GÜRUN NUR EVİ KÜLTÜR MERKEZİ
Osmanlı sivil mimarinin örneklerini yaşatan Sivas- Gürün ilçesinin mahallî mimarisinin ahşap süslemeli, cumbalı evlerinin İstanbul’da yaşatılması adına Küçükçekmece Belediyesinin semt konağı fonksiyonunu yükleyerek kamu kullanımına açacağı “Gürün Evi” az katlı, ahşap kaplamalı saçakları ve ahşap kat silmeleri ve alaturka kiremit kaplı çatısıyla kültürel kodlarımızı günümüze taşıma çabasının özgün çalışmalarından birisidir.
Bodrumla birlikte 3 katlı olan binanın 300 m2 taban oturumu, 97 m2 cihannüma (çatı katı) ile birlikte 1092 m2 kapalı alanı mevcuttur. Binada yöresel el sanatları ve zanaatlarının yaşatılacağı küçük atölyeler, çok maksatlı salonlar, toplantı seminer odaları ve çatı katındaki sedir döşenmiş şahnişin mekânıyla yöre halkına sosyo-kültürel maksatlı hizmetler sunulacaktır.
SELÇUKLU TAKLI KAPILAR (ŞEHİR GİRİŞ KAPILARI)
Lorem, ipsum dolor sit amet consectetur adipisicing elit. Perferendis maiores commodi aliquam quae magnam, aut quod fugiat voluptates assumenda maxime! Ad praesentium et ea illum hic sunt amet aspernatur natus.
DIFFERENCE OF MILA
FROM OTHERS
In order to design works that will add original and aesthetic values to the livable environment by embodying our dreams without compromising the values we believe in with years of experience.
PROJECT & CONSTRUCTION
DECORATION
IN CONSTRUCTION
ARCHITECT, CIVILIZATION IMAGINE AND MOSQUE
While shaping his work, the architect reflects the values that come from the depths of his soul, the conception of transcendent wisdom and civilization. Today, while designing mosques, it is very important for architects to get rid of the convenience of copying the old, to develop contemporary interpretations according to current needs, to create new styles and forms, in terms of reflecting the development in our civilizational vision to architecture.
READ MOREARTICLES
İnsan yüzlü merhametli şehirler inşa edilmelidir!
Eldeki Tevrat ve İncil nüshalarında Hz.Adem(as) ile Hz.Havva’nın memnu meyveyi yemesiyle ilgili bölümlerde “Hz.Adem ve Hz.Havva’nın şeytanın yanıltmasıyla memnu meyveyi yedikleri ve cennetten kovulduğundan bahsedilir. Kur’anı Kerîm’de ise yukarıda bahsedilenlerden farklı olarak Hz.Adem(as) ile Hz.Havva’nın şeytanın iğvasıyla memnu kılınan ağacın meyvesinden yemelerinden dolayı günahkâr olduklarını, ardından pişmanlık duyarak tövbe ettiklerini ve bu niyazlarının kabul edildiğinden bahseder.
Akıllı binalar
Dünyaya bakıldığında akıllı bina teknolojisi insanın hayatını kolaylaştıracak şekilde aynı zamanda tabiatın bütün unsurlarını koruyacak şekilde kullanılmasını esas almaktadır. Akıllı bina denince doğal ve çevre dostu malzeme kullanılan, ısı yalıtımlı, iktisatlı, emniyetli, konforlu yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kullanımı açısından avantaj sağlayan bina tasarımları akla gelmektedir. Birincisi binaları ısı yalıtımını sağlayacak şekilde duvar kalınlığı ve yalıtım malzemelerinin kullanıldığı, doğru bir yönlendirmeyle konumlandırıldığı ve optimum büyüklükteki pencerelerinin doğru yönlere açılarak enerji sarfiyatının azaltıldığı tasarımlar akla gelmektedir.
Akıllı şehirler
Akıllı şehir kavramı başlangıçta çok da insani olmayan mekanik bir şehir olgusunu haber verse de, onu tamamen yok saymak ta doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Akıllı şehirleri incelediğimiz zaman insan iş gücünü minimumda, tabiatın imkânlarının maksimum seviyede kullanıldığı, atıkların dönüştürüldüğü, enerjinin çevre dostu ve yenilenebilir kaynaklarla üretilip kullanıldığı şehir ölçeğindeki sistem bütünlerini görmekteyiz. Bilgi teknolojileri kullanılmayan şehirden ‘akıllı şehir” diye bahsedilemeyeceği gibi, akıllı şehir derken yalnızca BİT alt yapısına bakmak da yanıltıcı olabilir. Bunun yanı sıra ‘smart city’ yani ‘akıllı şehir’ kavramının temelinde daha
Üstad Trugut Cansever ve Şehir üzerine Röportaj
Modern mimarlık dünyayı globalleştirerek tek bir insan tipi tek bir medeniyet ve tek bir mimari üslûp oluşturmaya çalışıyor. Bu oluşturacağı tek bir üslûp üzerinden de insanlığa hükmetmek istiyor. Halbuki mimari tarz ve biçimler, şehirler yörenin topoğrafyasına, iklim şartlarına, mimari üslübûna, geçmişteki medeniyetlerin oraya kattığı değerlerle şekillenen bir farklılık göstermelidir. Yani kısacası mimari üslûplar mahallîdir, ama mesajları cihanşümûll olabilir. Zaten mahallî olana basarak
İslam şehri I
Ey şehirlerin ruhu, seni görünce bu güneşin sevgisi, harareti, gözümden düştü. Gözüm senin yüzünden yüce bir himmet sahibi oldu, artık çayırlığa, çimenliğe hor bakıyor, onları hoş görmüyor. Nur aradım, kendimi nurun nuru olarak gördüm. Huri aradım, kendimi hurilerin bile kıskandıkları derecede güzel buldum. Lâtif ve gümüş bedenli bir Yusuf aradım, sen de bir Yusuf’lar yurdu gördüm ben. Cennet peşindeydim, arayıp duruyordum. Her cüzün, bana bir cennet göründü.
İslam Mimarisinde Mekan Sanatları I
İslam medeniyetinin diğer sanatları gibi mimari de de, tüm yönelişler İslami dünya görüşünden/tevhidi bakış açısından neşet etmektedir. İslam coğrafyasında yerel farklılıklar göstermekle birlikte özde aynı olan mimaride tevhid örneklerine sıkça rastlanılabilir. Mimaride doğal ve yerel malzeme kullanılması esastır. Malzemeler, özelliklerine uygun evsaf ve konumda kullanılmakla birlikte, tabii özelliklerinin kavranması estetik açıdan önemsiz addedilmekte ve dikkatler tümüyle ana yapıya çekilmektedir. Yapı malzemelerinin dokuları, parçaları ve diğer tabii özellikleri şehri oluşturan armoni içinde arka plana itilerek kaybolmaktadır. Ana yapıya doğru yönelen bakışlar giderek şehrin bütününe kaydırılmakta ve böylece şehrin tamamında tevhid olan bir estetik bütünlük oluşturulmaktadır.
İslam şehri II
Bir cemiyetin kimliğinin oluşumunu sağlayan düşünce ve inanç sistemi, aynı zamanda şehirlerin teşekkül ve inkışafıyla belli bir kimliğe sahip olmalarının da menbaı olmaktadır. Bu çerçevede İslam kültür ve medeniyetinin hakim olduğu dönemlerde kendine has tarzıyla yeni şehirler oluşmuştur. Mevcut eski şehirler de, sakinlerinin Müslüman olması ile de şehir giderek İslam inancının özellikleriyle tevhid edilen ve dönüşen bir teşekkül vetiresine girmiştir. İslam coğrafyasında Batı hakimiyetinin tebarüz etmekte olduğu döneme kadar şehirler, mahalli ve tarihi özellikleriyle birlikte İslam Şehri kimliği içinde gelişmişlerdir.
İslam Mimarisinde Mekan Sanatları II
Müslüman mimar ve sanatçıların eserlerinde öngörülen ilkelerden biri olan soyutlama ile binaların kaplama ve malzemelerinin işlenerek değişime uğratılması; Müslümanların nesneyi ve çevreyi İslami kimliğin bir ifadesine ve sonsuz yapının bir örneğine dönüştürme hedef ve arzularını göstermektedir. Analitik olarak incelemeye çalışılan tek bir mekan; ait olduğu külliye ya da şehrin bütünü hakkında çok az fikir verebilir. Bu durum kentin kendiliğinden teşekkül etmiş binalar yığını olduğunu izah etmez.
İslam şehri III
Tevhidi mimarinin mücessem eseri olan İslam şehri nasıl vücuda getirilebilir? Bu sualin cevabını yine İslâmın özündeki temel düsturlardan hareketle verebiliriz. İslam şehrinin öncelikle aidiyet oluşturacak kadar içtenliği, insanı seven, insana merhamet eden, insanın yaşamasını kolaylaştıran, hayatını inandığı değerlere göre biçimlendirebileceği bütün imkânları sunan bir şehirden bahsediyoruz.
İslam Sanatları
Müslümanlar; mimari yaklaşımlarında Medine’deki ilk dönem fonksiyonellik ve sadeliğinin ardından, kısa süre içinde fethedilen yeni ülkelerdeki çeşitli mimari tarzlardan etkilenerek varolan mimariye yeni yorum ve açılımlar getirmişlerdir. Medine Mescidi(mescid-i nebevi)’nin özgün,basit ve kullanışlığına karşın, Emevi dönemi yapılarında Bizans etkileri (Şam’daki Büyük Emevi Camii ve Kudüs’teki Kubbetüssahra), Abbasi dönemi yapılarında İran etkileri (Bağdat’taki yok edilen yapılar ve Kahire’deki Tolunoğlu Camii) hakim olmuşken, Fâtımî mimarisinde hem Emevî hem İran ve hem de Tolunoğlu etkilerini birarada görmek mümkündür (Büyük el-Ezher Camii ve Külliyesi). Yine bu çerçevede Geniş etkileşimle oluşan diğer iki mimari örneği de Selçuklu ve Memluk sanatı yapılarıdır.
İslam şehri IV
Kültür ve medeniyetin kaynağı; çeşitli kavim ve toplumların farklılıklarının karşılaşması, buluşması, çatışması, uzlaşması gibi etkileşimlerledir. Kökeni hangi kaygılara dayanırsa dayansın hayatın tabii akış ve çeşitliliğini havada, karada ve denizde pervasızca yok etmekte olan zalim, müstekbir yönetimler yapılar sokakların ve orada akıp giden yaşamın rengarenk büyülü zenginliğini de bozdu. Kur’an-I kerim de Yüce Rabbimiz “İnsanlar, kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde fesat ortaya çıkmıştır. (Rum,14) buyurmaktadır.
Batıda Şehircilik I
“Dünya milletleri emperyalist batı merkezli küresel dayatmalara karşı çıkarak, kendi özgün kültürleri ve tarihi miraslarından esinlenerek, zaman ve mekana yeni bakış açıları geliştirerek, daha müreffeh, adil ve renkli bir dünya kurabilirler.” Batı düşünce sisteminin (paganizm) oluşturduğu sözüm ona modern kültür’ün geliştirdiği şehirler; insanı gücün merkezi olarak varsayan , onu ve arzularını ilahlaştıran , her şeye tahakküm etmeye, yön vermeye çalışan, böylece gerçek mutluluğu elde edeceğini iddia eden anlayışın hakim olduğu mekanlardır. Bu şehirlerde; öteki alemi yok sayıp ,yeryüzünü yegane cennet kabul eden, bunun içinde israfa da kaçsa sınırsız refah hayatın vazgeçilmez yegane gayesi kabul edilir. Batı insanı akıl almaz tüketim harcamalarını da bu gayenin en etkin aracı telakki eder. Batı kentinin lüks, konfor ve rahat kavramının belirleyici olduğu bir hayat örgüsü ve bu örgünün dayanılmaz tahrik ve teşvik edici cazibesini sunan yapıları (alışveriş tapınakları), kurum ve sosyal mekanları mevcuttur.
Batıda şehircilik II
Bütün bu söylenenler çerçevesinde yaşayan bugünkü şehirlerimiz; İslam Şehri veya Batı Şehri kategorisinden hangisine uygun düşer acaba? Bu sorunun en kısa ve net cevabı yine şu soruda saklıdır: Biz hangi kültür ve medeniyetin üyesiyiz? Biz kimiz? Tam anlamıyla,bugün için, bu görünen içler acısı manzara karşısında Batı veya İslam kültür ve medeniyetinden birine mensup olduğumuzu ifade etmemizin bir anlam ifade etmediği bir gerçektir. Bu karmaşada şehirlerimizin kimliği ve hangi kategori içinde değerlendirileceği konusunu da net bir ayrım içinde ifade edilmesi oldukça zor. Kendi hinterlandımızı oluşturamadığımız, kültürel köklerini esas almayan, kendine yabancı bir anlayışla bakılan bir süreçte, batı ile ilişkilerin yoğunluk kazanması, arkasından her alanda kimlik bunalımının kendini hissettirmesi,birbirine paralel bir süreç izlemiştir. Şehirler, bu yönüyle bir gösterge olarak kimlik bunalımının yoğun biçimde hissedildiği başlıca alanlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
İslam Sanatının kaynağı ve İlkeleri
Zaman ve mekan boyutunda İslam Sanatının tevhidi yönünü kimse inkar edemeyecektir. Zira bu çok açıktır; sanat eseri ister Kurtuba'da bir cami, Semerkant'ta büyük bir medrese, Mağrip'te bir evliya mezarı olsun, isterse Doğu Türkistan'da türbe olsun, sanki hepsinden aynı ışık/nur saçılmaktadır. Öyleyse bu muazzam birliğin/mimaride tevhidin doğası nedir? Bu ancak Kur’an-ı kerim’den kaynaklanan, aynı ruh ikliminin farklı coğrafyalardaki tezahürü olarak açıklanabilecek bir hakikattir.
Silüet
Şehrin siluetini oluşturan binalar, oraya ait kültürel kimlik kodlarını ele verirler. Silueti amentüsüdür şehrin.. Bir başka deyişle; şehrin silueti, o yerin üç boyutlu bir manifestosudur. Toplumun inanç ve değerler manzumesinin” ete kemiğe bürünmesi gibidir” siluet. Bir şehrin geçmişinden bugüne taşıdığı kültür ve maneviyatına ilişkin değerler onun ruhunu oluşturur. Ruhu olmayan şehirler yaşamayan/yaşanmayan, kitlelerin istemeyerek yaşamak zorunda kaldıkları ve aidiyet hissetmedikleri binalar yığınından başka bir değer ifade etmezler. Şehri kendinden, kendini şehirden uzakta, ayrık ve yabancı hisseder orada insan .. Günümüzde dayatılan modernitenin etkisi ile şehre, geleneğe ve insana ait hatıraların topyekun hafızası yok edilmektedir. İnsan şehrin olanca kalabalıklığına rağmen adeta yalnız ve çaresizdir.
Şehir anayasasına doğru
Peygamberimiz(sav), İslam Medeniyetini ilmik ilmik işlerken Yesrib’i Medineye dönüştürmekle işe başladı...Şehir medeniyetin özü, özetidir. İnancın ete kemiğe bürünerek esere dönüşmüş halidir şehir... Şehrin siluetinden amentüsü(yükselen değeri) anlaşılır. İslamın tecessüm ettiği ufkî temelli, az katlı evleri,kubbe, minare ve camileriyle inşa edilmiş bir şehrin, kapitalizmin kaleleri/kuleleri olan plaza, residence ve otelleriyle şakulî temelli tebarüz eden Hamanlaşmış bir şehirden farkı daha ilk bakışta hissedilir.
Şehir-Medeniyet ilişkisi Sempozyumu
Şehirler, temsil ettiği medeniyetin özü gibidirler. Geleceğe yönelik her geçerli çözümün arkasında derin bir tarih bilinci yer almaktadır. Şehir ile onu kuran ve zamanla kendine göre şekillendiren ahalinin genel karakteri, inanç ve ahlâk değerleri, hatta bireylerin kişilikleri, yapıların ve giderek şehrin teşekkül vetiresine ve oluş derinliklerine tesir eder. Bu müessiriyet ve oluşan birikime genel anlamıyla “medeniyet” denilmektedir. Medeniyet, dünyaya şehir gözüyle bakarken, dünyanın da medeniyete bakışında gördüğü yüzü şehirlerdir. Bir medeniyetten söz edilebilmesi için o şehirde ilmin, düşüncenin, sanatın her türünün, temayüz eden eserlerin yerleşmesi ve benimsenmesi lazımdır. İnsanlar şehirlerini, şehirler de kendi insanını doğurur ve yaşatır. Şehirlere kültürel anlamda kimlik kazandıran ayırt edici özelliklerin başında semboller gelir ki, bunlar da genellikle bina mimarisinin eserleridir. Kâbe Mekke’yi, Mescid-i Nebevi Medine’yi, Topkapı Sarayı ve Camiler İstanbul'u, Eyfel kulesi Paris'i, San Marco Meydanı Venedik'i, Empire State binası New York'u hatırlatmaktadır. Şehir ve kültür ilişkisi çerçevesinde üzerinde durulması gereken bir diğer husus da şehir kültürünün “şehirlilik bilinci” sayesinde korunup yaşatılmasıdır. Ancak buradaki bakış açısında şehirde “farklı kültürler”in kendilerini ifade edebilecekleri politik ve sosyal zeminin oluşturulmuş olması, bu imkân ve hürriyetin sağlanması şarttır.
Şehirleşmenin esasları
Dünyayı güzelleştirmek ve çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakmak Allahın halifesi olarak asli vazifemiz. İşte bunun “niçin” ve “nasılını” / temel felsefi gerçeğini ortaya koymak inancımızın gereği.. Mimariye dair müteal değerlerin, inanç ve kozmik telakkilerin, bir yandan modernin varlığını kabul ederken diğer yandan onu aşmanın yollarını bulmak.. Bu temel meselenin çözümlenmesi gerekir. Şehirleri “imar”etme iddiasıyla yola çıkıp, rant kavgasıyla beslenerek şehri “talan” etmeye yol açan, şehrin estetik ve ruhundan mahrum belgelere “imar planı” denilerek gelinen nokta ortada.. İki boyutlu yaklaşımla ve çoğunlukla masa başında cetvelle çizilen, mahalleliden ve mahallinden bihaber, şairin deyimiyle “kartondan
Şehirler cemiyetin aynasıdır
Kadim şehir şuurunu yeni nesillere aktaran dinî, tarihî ve kültürel değerlerimiz toplumun kimlik ve aidiyetinin temelidir. Yusuf Kaplan “ Medeniyetin özü hikmet'tir. Uygarlığın özü ise şiddet! “ der.. Biz medeniyetimizi irfanımızı hikmetle yoğurarak ihya etmeliyiz. Şehir medeniyettir! Şehir devlettir! Şehir inşaa etmek bir medeniyeti mücessem hale getirmek demektir. Dünün cennet misali şehirlerini kuran Osmanlı'nın çocukları şehircilikten sınıfta kalmıştır.. Osmanlı sonrası Türk cemiyeti kendi medeniyet ve irfanının kodlarını yeniden teşekkül ve ihya ettiremediğinden batı ile doğu arasında- a’rafta- kalmıştır!.
Şehir ve Aile
Mevlana Celaleddin-î Rumî diyor ki;” Hükümdarın iyisi âlimin ayağına giden, alimin kötüsü hükümdarın ayağına gidendir”. Yaşadığımız ortamda genellikle konusunda uzman kişilerin, karar verici otoriteler ve politikacıların emir ya da telkinleriyle eylem ve söylemlerini şekillendirdiklerini, doğru bildiklerini dile getirmek yerine maalesef onlara tâbi olduklarını görüyoruz. Nadiren de olsa karşı çıkma ya da itiraz etmeleri, farklı bir çözüm yolu önermeleri halinde ise başka pasif bir göreve tayinine ya da işten çıkarıldıklarına şahit oluyoruz. Amirlerinin emirlerini teknik ya da sosyal gerçeklikle örtüşmese de kabul eden bürokrat ve teknokratlar da geçimini temin etmekle mesul oldukları ailelerinin olduğunu ve buna mecbur oldukları mazeretini ileri sürüyorlar. Gelinen bu durumda, yukarıdan alınan kararların eksik ve hatalarını öncelikle ihsas etmek, ardından tashih etmek ahalinin tepki ve katılımına kalıyor. Merkezdekiler, fildişi kulelerinden mahalli mikro kozmosa ait detayları, meseleleri göremez, ancak genele ait bazılarını görebilir ve değerler sistemini, karar mekanizmalarını belirleyebilir. Bu sebeple üst planlama, mutlaka mahallî insanın strateji alternatifleri karşısındaki tepkisinin katılımına ihtiyaç duyar. Bu sadece yalın bir tepki değil, katılımdır. Bahis mevzuu mekânda veya yakın çevresinde yaşamanın edindirdiği bilgi ve tecrübeden hareket edilerek üretilen çözüm önerisi de bir anlamda ayrıntıdaki eksiklerin ikmâli ve hataların tashihi ameliyesidir ve bu da ancak insanların katılımı ile gerçekleşebilir.Birçok gelişmiş ülkede halkın katılımcı kararlarıyla, önceden kararlaştırılan bir takım yol çalışmaları veya planlar(Türkiye hariç) halktan gelecek tepkilerle değiştirilebiliyor.
Şehir ve Mimari Öneriler
Nereden geldik, niçin yaratıldık, nereye gidiyoruz? Şu kâinattaki varlığımızın ve hayatımızın manası nedir? “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz” hadis-i şerifi bize kendimizi sorgulamayı emrediyor. Kendimizi ve çevremizi bu sualle sorgulayarak tefekküre daldığımız zamanlarda, “iç Dünya’mıza çekilip “nefs”imizle baş başa iken şehrin en kalabalık meydanlarında bile olsak çevremizden tecrit olarak kendimiz yalnızlaştığımızda, yalnız olduğumuzda... Sessizlik acı verir. Ama şifadır. “Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek...” demiş Şems.
Türkiyede şehircilik problemlerinin kaynağı
Günümüzde şehirler, huzur ve sükunetin, ilim ve kültürün, yekdiğerine saygı ve tevazuun merkezi olması gerekirken, giderek rant odaklı ve sermaye taraftarı iradenin hakîm olduğu, sosyal politikaları desteklemeyen salt kâr amaçlı süflî emellerin yarıştığı büyük yatırım mekânları haline dönüşmektedir. Bu konuda eşsiz örnekliğiyle dönemine damgasını vuran ülkemizi ziyaretlerinde 19.yy başlarında Fransız yazar ve politikacı “Lamartin”in ile 20.yy başlarında ünlü mimar ve ressam “Le Corbusier”in hayranlıkla tarif ettiği İstanbul , Bursa ve Edirne gibi şehirlerdeki nadide şehircilik mirası 80 küsur yıllık Cumhuriyet dönemindeki yanlış imar ve şehircilik politikaları neticesi heba edilmiştir. Bu dönemde Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkeler Osmanlı şehircilik modeli olan galaksi(yıldız kümesi) biçimli şehirleşmeyi tercih ederken, ülkemizde mevcut şehir dokusu bilinçsizce yerle bir edilerek bunun yerine başlangıç ve bitimi belli olmayan, büyüklüğü kontrol edilemeyen, ucu bucağı belirsiz tıpkı bir yağ lekesi şeklinde büyüyerek irileşen yanlış bir şehircilik modeli ikame edilmiştir. Artık nerede başlayıp nerde bittiği belirsizleşen, Trakya yönünde Tekirdağ’a Anadolu yönünde ise İzmit’le birleşerek büyüyen metropol İstanbul sorunlarıyla başetmesi giderek zorlaşmaktadır. Kendisine yabancılaşırkan yamanmakta olduğu “batı”nın içselleştirerek uyarladığı yıldız kümesi şehirciliği çoktan unutup giden, kartondan şehirlerini masabaşında yeni yetme plancılara havale ederek haksız rant devşirilmesine dayanak sağlayan bu kaosa dur demenin zamanı gelmiş te geçmektedir. Yapılan yanlış uygulamalardan vazgeçmeye niyet edilirse akıl tutulmasından kurtulup akl-ı selîme yanaşacak liman hâlâ yanıbaşımızda kalan son nadide örnekleriyle durmakta. Türkiye’de şehirciliğin en temel problemi bir şehirleşme modeline sahip olmaması ve Osmanlı geleneğini günümüze taşıyan örnek şehir dokusunu da “eskiyerek fonksiyonunu kaybetmiş, artık iflah olamayacak yok edilmesi gereken bir şehir kalıntısı” gibi görmelerinde yatmaktadır.
Ekoloji - Ekolojik enerji
Yirminci yüzyılda özellikle teknolojide yaşanan gelişmeler ve enerji kullanımındaki artışla meydana gelen çevre kirliliği, dünyadaki ekolojik dengede geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olmaktadır. Kullanılan fosil enerji kaynaklarının çevre kirliliğine neden olmaları yanında, yakın gelecekte tükenecek olmaları da, insanoğlunu yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmektedir. Dünyada enerji tüketiminin yaklaşık yarısının binalarda kullanılıyor olması, ekolojik yapı tasarımlarının önemini arttırmaktadır. Binalarda kullanılan enerjinin, binanın tasarım özellikleri ve binaya entegre edilecek yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmayı sağlayan sistemlerle en aza indirilmesi, dünyada yaşanan çevre kirliliğine karşı alınacak tedbirlerdendir. Çevre sorunları ve bu sorunların nedenlerinin araştırılarak, sağlıklı bir çevrede yaşamın sürekliliğinin sağlanması açısından, ekolojik yapıların öneminin belirlenmesi önem taşımaktadır(Bozdoğan,2003). İslam’ın idealize ettiği dünya görüşü ve bu görüş çerçevesinde oluşturmayı amaç edindiği medeniyet, çevresiyle uyum halindedir. İnsanın eylemlerindeki ılımlı oluşu “ideal davranış modeli” olarak sunan İslam, çevre ve çevresel kaynakların yok edilmesine yönelik her türlü savurganlığı (israf), yapılması yasaklanan davranışlar kategorisi içerisinde değerlendirmiştir[1]. İnananlarının dünyada oluşturmaları gereken yerleşim alanlarının ideal tipini, cennetteki yerleşim alanlarıyla sembolize eden İslam, ağaç ve yeşilliği bir güzellik ölçütü olarak sunmuştur[2]. Bugün İslam dünyasında, çevre sorunları konusunda içinde bulunulan gerçekle, olması gereken arasındaki uçurumu aşabilecek iki kapsamlı program uygulanabilir: ilki, İslam’ın doğal düzene ilişkin ezelî hikmetini, onun dinî ehemmiyetini ve insanın dünyadaki hayatının her safhasıyla olan yakın ilişkisini formüle etmek ve iyice tanıtmak; ikincisi, doğal çevrenin etik olarak ele alınmasıyla ilgili dînî öğretilerin bilincini ve gerekli yerlerde onların uygulama alanlarını din ilkesine dayanarak genişletmektir[3].
Siyasetçilerin şehircilik illüzyonları
Grekçe “philo” ve “sophia” kelimelerinden oluşmuş bir sözcük olan “philosophia”, Arapça’ya “felasife”, oradan da bize “felsefe” olarak geçmiş. Lügatte hikmet/bilgelik sevgisi anlamına geliyor. “Philos” sevgi demek, “sophia” ise hikmet. Nereden geldik, niçin yaratıldık, nereye gidiyoruz? Şu kâinattaki varlığımızın ve hayatımızın manası nedir? “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz” hadis-i şerifi bize kendimizi sorgulamayı emrediyor. Kendimizi ve çevremizi bu sualle sorgulayarak tefekküre daldığımız zamanlarda, “iç dünya”mıza çekilip “nefs”imizle başbaşa iken şehrin en kalabalık meydanlarında bile olsak çevremizden tecrit olarak kendimiz yalnızlaştığımızda, yalnız olduğumuzda... Sessizlik acı verir. Ama şifadır.
Sit alanı ve yeşil bina
Şüphe yok ki Yüce Allah temizdir, temizliği sever. İkramı boldur, ikramı sever. Cömerttir, cömertliği sever. Artık evlerinizin çevresini temiz tutun.(Et-Tıbbün Nebevi s.216) Adem (a.s) dünyaya Allah’ın halifesi olara gönderildiğinden beri arzın hüsnü muhafazasına dair yüklendiği emanet, onun yaratıcıya kulluğu müteakip en mühim vazifelerinden olmuştur. Müslümanların yediği, içtiği ve giyindikleri kadar içinde yaşadığı çevrenin de temizliğine riayet etmesi onların mühim bir ahlakî sorumluluğudur.
İdeal şehrin paradigması
Yapılan her şey inancın esere yansımasıdır. T. Cansever Mimarlık “Allah’ın halifesi olan insanın, tabiatı hüsn-ü muhafaza ederek insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere fizikî çevrenin düzenlenmesi faaliyeti”, mekân düzenleme sanatı ve bilimi olarak tarif edilmektedir. Nesnelere ruhundan bir şeyler katarak onu maddi kalıplardan sıyırıp yaşayan ve insanla etkileşim içinde olan, onun ruhunu okşayan bir eser haline getirmek mimarlığın başlıca amaçlarından sayılmaktadır.
Binaların yapımında karşılaşılan meseler ve şehircilik
Atalarımız “ Bir musibet, bin nasihatten evlâdır” demişler... Adem oğlunun ne zaman başına bir musibet gelse, o zaman muhakeme etmeye başlar; Nerede hata yaptık? İstanbul Kartal’da yıkılan ve 21 kişinin ölümüne sebep olan olaydan sonra aklımız başımıza gelmeye başladı... Bu iş nasıl oldu? Bütün bunlar başımıza neden geldi acaba?” diye. Şehirlerimizin hali pür melâli ortada... Binalarımızın da ondan aşağı kalır yanı yok! Yaşamakta olduğumuz şehirlerin doğru bir kurgu üzerinden geliştirilmediği meselesini bir kenara bırakırsak, binaların inşası sırasındaki hatalar zinciri, diğerlerini bastıracak seviyede... Projede başlayan hatalar silsilesi, inşaa eden
İnsan yüzlü merhametli şehirler inşa edilmelidir!
Eldeki Tevrat ve İncil nüshalarında Hz.Adem(as) ile Hz.Havva’nın memnu meyveyi yemesiyle ilgili bölümlerde “Hz.Adem ve Hz.Havva’nın şeytanın yanıltmasıyla memnu meyveyi yedikleri ve cennetten kovulduğundan bahsedilir. Kur’anı Kerîm’de ise yukarıda bahsedilenlerden farklı olarak Hz.Adem(as) ile Hz.Havva’nın şeytanın iğvasıyla memnu kılınan ağacın meyvesinden yemelerinden dolayı günahkâr olduklarını, ardından pişmanlık duyarak tövbe ettiklerini ve bu niyazlarının kabul edildiğinden bahseder.
Akıllı binalar
Dünyaya bakıldığında akıllı bina teknolojisi insanın hayatını kolaylaştıracak şekilde aynı zamanda tabiatın bütün unsurlarını koruyacak şekilde kullanılmasını esas almaktadır. Akıllı bina denince doğal ve çevre dostu malzeme kullanılan, ısı yalıtımlı, iktisatlı, emniyetli, konforlu yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kullanımı açısından avantaj sağlayan bina tasarımları akla gelmektedir. Birincisi binaları ısı yalıtımını sağlayacak şekilde duvar kalınlığı ve yalıtım malzemelerinin kullanıldığı, doğru bir yönlendirmeyle konumlandırıldığı ve optimum büyüklükteki pencerelerinin doğru yönlere açılarak enerji sarfiyatının azaltıldığı tasarımlar akla gelmektedir.
Akıllı şehirler
Akıllı şehir kavramı başlangıçta çok da insani olmayan mekanik bir şehir olgusunu haber verse de, onu tamamen yok saymak ta doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Akıllı şehirleri incelediğimiz zaman insan iş gücünü minimumda, tabiatın imkânlarının maksimum seviyede kullanıldığı, atıkların dönüştürüldüğü, enerjinin çevre dostu ve yenilenebilir kaynaklarla üretilip kullanıldığı şehir ölçeğindeki sistem bütünlerini görmekteyiz. Bilgi teknolojileri kullanılmayan şehirden ‘akıllı şehir” diye bahsedilemeyeceği gibi, akıllı şehir derken yalnızca BİT alt yapısına bakmak da yanıltıcı olabilir. Bunun yanı sıra ‘smart city’ yani ‘akıllı şehir’ kavramının temelinde daha
Üstad Trugut Cansever ve Şehir üzerine Röportaj
Modern mimarlık dünyayı globalleştirerek tek bir insan tipi tek bir medeniyet ve tek bir mimari üslûp oluşturmaya çalışıyor. Bu oluşturacağı tek bir üslûp üzerinden de insanlığa hükmetmek istiyor. Halbuki mimari tarz ve biçimler, şehirler yörenin topoğrafyasına, iklim şartlarına, mimari üslübûna, geçmişteki medeniyetlerin oraya kattığı değerlerle şekillenen bir farklılık göstermelidir. Yani kısacası mimari üslûplar mahallîdir, ama mesajları cihanşümûll olabilir. Zaten mahallî olana basarak
İslam şehri I
Ey şehirlerin ruhu, seni görünce bu güneşin sevgisi, harareti, gözümden düştü. Gözüm senin yüzünden yüce bir himmet sahibi oldu, artık çayırlığa, çimenliğe hor bakıyor, onları hoş görmüyor. Nur aradım, kendimi nurun nuru olarak gördüm. Huri aradım, kendimi hurilerin bile kıskandıkları derecede güzel buldum. Lâtif ve gümüş bedenli bir Yusuf aradım, sen de bir Yusuf’lar yurdu gördüm ben. Cennet peşindeydim, arayıp duruyordum. Her cüzün, bana bir cennet göründü.
İslam Mimarisinde Mekan Sanatları I
İslam medeniyetinin diğer sanatları gibi mimari de de, tüm yönelişler İslami dünya görüşünden/tevhidi bakış açısından neşet etmektedir. İslam coğrafyasında yerel farklılıklar göstermekle birlikte özde aynı olan mimaride tevhid örneklerine sıkça rastlanılabilir. Mimaride doğal ve yerel malzeme kullanılması esastır. Malzemeler, özelliklerine uygun evsaf ve konumda kullanılmakla birlikte, tabii özelliklerinin kavranması estetik açıdan önemsiz addedilmekte ve dikkatler tümüyle ana yapıya çekilmektedir. Yapı malzemelerinin dokuları, parçaları ve diğer tabii özellikleri şehri oluşturan armoni içinde arka plana itilerek kaybolmaktadır. Ana yapıya doğru yönelen bakışlar giderek şehrin bütününe kaydırılmakta ve böylece şehrin tamamında tevhid olan bir estetik bütünlük oluşturulmaktadır.
İslam şehri II
Bir cemiyetin kimliğinin oluşumunu sağlayan düşünce ve inanç sistemi, aynı zamanda şehirlerin teşekkül ve inkışafıyla belli bir kimliğe sahip olmalarının da menbaı olmaktadır. Bu çerçevede İslam kültür ve medeniyetinin hakim olduğu dönemlerde kendine has tarzıyla yeni şehirler oluşmuştur. Mevcut eski şehirler de, sakinlerinin Müslüman olması ile de şehir giderek İslam inancının özellikleriyle tevhid edilen ve dönüşen bir teşekkül vetiresine girmiştir. İslam coğrafyasında Batı hakimiyetinin tebarüz etmekte olduğu döneme kadar şehirler, mahalli ve tarihi özellikleriyle birlikte İslam Şehri kimliği içinde gelişmişlerdir.
İslam Mimarisinde Mekan Sanatları II
Müslüman mimar ve sanatçıların eserlerinde öngörülen ilkelerden biri olan soyutlama ile binaların kaplama ve malzemelerinin işlenerek değişime uğratılması; Müslümanların nesneyi ve çevreyi İslami kimliğin bir ifadesine ve sonsuz yapının bir örneğine dönüştürme hedef ve arzularını göstermektedir. Analitik olarak incelemeye çalışılan tek bir mekan; ait olduğu külliye ya da şehrin bütünü hakkında çok az fikir verebilir. Bu durum kentin kendiliğinden teşekkül etmiş binalar yığını olduğunu izah etmez.
İslam şehri III
Tevhidi mimarinin mücessem eseri olan İslam şehri nasıl vücuda getirilebilir? Bu sualin cevabını yine İslâmın özündeki temel düsturlardan hareketle verebiliriz. İslam şehrinin öncelikle aidiyet oluşturacak kadar içtenliği, insanı seven, insana merhamet eden, insanın yaşamasını kolaylaştıran, hayatını inandığı değerlere göre biçimlendirebileceği bütün imkânları sunan bir şehirden bahsediyoruz.
İslam Sanatları
Müslümanlar; mimari yaklaşımlarında Medine’deki ilk dönem fonksiyonellik ve sadeliğinin ardından, kısa süre içinde fethedilen yeni ülkelerdeki çeşitli mimari tarzlardan etkilenerek varolan mimariye yeni yorum ve açılımlar getirmişlerdir. Medine Mescidi(mescid-i nebevi)’nin özgün,basit ve kullanışlığına karşın, Emevi dönemi yapılarında Bizans etkileri (Şam’daki Büyük Emevi Camii ve Kudüs’teki Kubbetüssahra), Abbasi dönemi yapılarında İran etkileri (Bağdat’taki yok edilen yapılar ve Kahire’deki Tolunoğlu Camii) hakim olmuşken, Fâtımî mimarisinde hem Emevî hem İran ve hem de Tolunoğlu etkilerini birarada görmek mümkündür (Büyük el-Ezher Camii ve Külliyesi). Yine bu çerçevede Geniş etkileşimle oluşan diğer iki mimari örneği de Selçuklu ve Memluk sanatı yapılarıdır.
İslam şehri IV
Kültür ve medeniyetin kaynağı; çeşitli kavim ve toplumların farklılıklarının karşılaşması, buluşması, çatışması, uzlaşması gibi etkileşimlerledir. Kökeni hangi kaygılara dayanırsa dayansın hayatın tabii akış ve çeşitliliğini havada, karada ve denizde pervasızca yok etmekte olan zalim, müstekbir yönetimler yapılar sokakların ve orada akıp giden yaşamın rengarenk büyülü zenginliğini de bozdu. Kur’an-I kerim de Yüce Rabbimiz “İnsanlar, kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde fesat ortaya çıkmıştır. (Rum,14) buyurmaktadır.
Batıda Şehircilik I
“Dünya milletleri emperyalist batı merkezli küresel dayatmalara karşı çıkarak, kendi özgün kültürleri ve tarihi miraslarından esinlenerek, zaman ve mekana yeni bakış açıları geliştirerek, daha müreffeh, adil ve renkli bir dünya kurabilirler.” Batı düşünce sisteminin (paganizm) oluşturduğu sözüm ona modern kültür’ün geliştirdiği şehirler; insanı gücün merkezi olarak varsayan , onu ve arzularını ilahlaştıran , her şeye tahakküm etmeye, yön vermeye çalışan, böylece gerçek mutluluğu elde edeceğini iddia eden anlayışın hakim olduğu mekanlardır. Bu şehirlerde; öteki alemi yok sayıp ,yeryüzünü yegane cennet kabul eden, bunun içinde israfa da kaçsa sınırsız refah hayatın vazgeçilmez yegane gayesi kabul edilir. Batı insanı akıl almaz tüketim harcamalarını da bu gayenin en etkin aracı telakki eder. Batı kentinin lüks, konfor ve rahat kavramının belirleyici olduğu bir hayat örgüsü ve bu örgünün dayanılmaz tahrik ve teşvik edici cazibesini sunan yapıları (alışveriş tapınakları), kurum ve sosyal mekanları mevcuttur.
Batıda şehircilik II
Bütün bu söylenenler çerçevesinde yaşayan bugünkü şehirlerimiz; İslam Şehri veya Batı Şehri kategorisinden hangisine uygun düşer acaba? Bu sorunun en kısa ve net cevabı yine şu soruda saklıdır: Biz hangi kültür ve medeniyetin üyesiyiz? Biz kimiz? Tam anlamıyla,bugün için, bu görünen içler acısı manzara karşısında Batı veya İslam kültür ve medeniyetinden birine mensup olduğumuzu ifade etmemizin bir anlam ifade etmediği bir gerçektir. Bu karmaşada şehirlerimizin kimliği ve hangi kategori içinde değerlendirileceği konusunu da net bir ayrım içinde ifade edilmesi oldukça zor. Kendi hinterlandımızı oluşturamadığımız, kültürel köklerini esas almayan, kendine yabancı bir anlayışla bakılan bir süreçte, batı ile ilişkilerin yoğunluk kazanması, arkasından her alanda kimlik bunalımının kendini hissettirmesi,birbirine paralel bir süreç izlemiştir. Şehirler, bu yönüyle bir gösterge olarak kimlik bunalımının yoğun biçimde hissedildiği başlıca alanlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
İslam Sanatının kaynağı ve İlkeleri
Zaman ve mekan boyutunda İslam Sanatının tevhidi yönünü kimse inkar edemeyecektir. Zira bu çok açıktır; sanat eseri ister Kurtuba'da bir cami, Semerkant'ta büyük bir medrese, Mağrip'te bir evliya mezarı olsun, isterse Doğu Türkistan'da türbe olsun, sanki hepsinden aynı ışık/nur saçılmaktadır. Öyleyse bu muazzam birliğin/mimaride tevhidin doğası nedir? Bu ancak Kur’an-ı kerim’den kaynaklanan, aynı ruh ikliminin farklı coğrafyalardaki tezahürü olarak açıklanabilecek bir hakikattir.
Silüet
Şehrin siluetini oluşturan binalar, oraya ait kültürel kimlik kodlarını ele verirler. Silueti amentüsüdür şehrin.. Bir başka deyişle; şehrin silueti, o yerin üç boyutlu bir manifestosudur. Toplumun inanç ve değerler manzumesinin” ete kemiğe bürünmesi gibidir” siluet. Bir şehrin geçmişinden bugüne taşıdığı kültür ve maneviyatına ilişkin değerler onun ruhunu oluşturur. Ruhu olmayan şehirler yaşamayan/yaşanmayan, kitlelerin istemeyerek yaşamak zorunda kaldıkları ve aidiyet hissetmedikleri binalar yığınından başka bir değer ifade etmezler. Şehri kendinden, kendini şehirden uzakta, ayrık ve yabancı hisseder orada insan .. Günümüzde dayatılan modernitenin etkisi ile şehre, geleneğe ve insana ait hatıraların topyekun hafızası yok edilmektedir. İnsan şehrin olanca kalabalıklığına rağmen adeta yalnız ve çaresizdir.
Şehir anayasasına doğru
Peygamberimiz(sav), İslam Medeniyetini ilmik ilmik işlerken Yesrib’i Medineye dönüştürmekle işe başladı...Şehir medeniyetin özü, özetidir. İnancın ete kemiğe bürünerek esere dönüşmüş halidir şehir... Şehrin siluetinden amentüsü(yükselen değeri) anlaşılır. İslamın tecessüm ettiği ufkî temelli, az katlı evleri,kubbe, minare ve camileriyle inşa edilmiş bir şehrin, kapitalizmin kaleleri/kuleleri olan plaza, residence ve otelleriyle şakulî temelli tebarüz eden Hamanlaşmış bir şehirden farkı daha ilk bakışta hissedilir.
Şehir-Medeniyet ilişkisi Sempozyumu
Şehirler, temsil ettiği medeniyetin özü gibidirler. Geleceğe yönelik her geçerli çözümün arkasında derin bir tarih bilinci yer almaktadır. Şehir ile onu kuran ve zamanla kendine göre şekillendiren ahalinin genel karakteri, inanç ve ahlâk değerleri, hatta bireylerin kişilikleri, yapıların ve giderek şehrin teşekkül vetiresine ve oluş derinliklerine tesir eder. Bu müessiriyet ve oluşan birikime genel anlamıyla “medeniyet” denilmektedir. Medeniyet, dünyaya şehir gözüyle bakarken, dünyanın da medeniyete bakışında gördüğü yüzü şehirlerdir. Bir medeniyetten söz edilebilmesi için o şehirde ilmin, düşüncenin, sanatın her türünün, temayüz eden eserlerin yerleşmesi ve benimsenmesi lazımdır. İnsanlar şehirlerini, şehirler de kendi insanını doğurur ve yaşatır. Şehirlere kültürel anlamda kimlik kazandıran ayırt edici özelliklerin başında semboller gelir ki, bunlar da genellikle bina mimarisinin eserleridir. Kâbe Mekke’yi, Mescid-i Nebevi Medine’yi, Topkapı Sarayı ve Camiler İstanbul'u, Eyfel kulesi Paris'i, San Marco Meydanı Venedik'i, Empire State binası New York'u hatırlatmaktadır. Şehir ve kültür ilişkisi çerçevesinde üzerinde durulması gereken bir diğer husus da şehir kültürünün “şehirlilik bilinci” sayesinde korunup yaşatılmasıdır. Ancak buradaki bakış açısında şehirde “farklı kültürler”in kendilerini ifade edebilecekleri politik ve sosyal zeminin oluşturulmuş olması, bu imkân ve hürriyetin sağlanması şarttır.
Şehirleşmenin esasları
Dünyayı güzelleştirmek ve çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakmak Allahın halifesi olarak asli vazifemiz. İşte bunun “niçin” ve “nasılını” / temel felsefi gerçeğini ortaya koymak inancımızın gereği.. Mimariye dair müteal değerlerin, inanç ve kozmik telakkilerin, bir yandan modernin varlığını kabul ederken diğer yandan onu aşmanın yollarını bulmak.. Bu temel meselenin çözümlenmesi gerekir. Şehirleri “imar”etme iddiasıyla yola çıkıp, rant kavgasıyla beslenerek şehri “talan” etmeye yol açan, şehrin estetik ve ruhundan mahrum belgelere “imar planı” denilerek gelinen nokta ortada.. İki boyutlu yaklaşımla ve çoğunlukla masa başında cetvelle çizilen, mahalleliden ve mahallinden bihaber, şairin deyimiyle “kartondan
Şehirler cemiyetin aynasıdır
Kadim şehir şuurunu yeni nesillere aktaran dinî, tarihî ve kültürel değerlerimiz toplumun kimlik ve aidiyetinin temelidir. Yusuf Kaplan “ Medeniyetin özü hikmet'tir. Uygarlığın özü ise şiddet! “ der.. Biz medeniyetimizi irfanımızı hikmetle yoğurarak ihya etmeliyiz. Şehir medeniyettir! Şehir devlettir! Şehir inşaa etmek bir medeniyeti mücessem hale getirmek demektir. Dünün cennet misali şehirlerini kuran Osmanlı'nın çocukları şehircilikten sınıfta kalmıştır.. Osmanlı sonrası Türk cemiyeti kendi medeniyet ve irfanının kodlarını yeniden teşekkül ve ihya ettiremediğinden batı ile doğu arasında- a’rafta- kalmıştır!.
Şehir ve Aile
Mevlana Celaleddin-î Rumî diyor ki;” Hükümdarın iyisi âlimin ayağına giden, alimin kötüsü hükümdarın ayağına gidendir”. Yaşadığımız ortamda genellikle konusunda uzman kişilerin, karar verici otoriteler ve politikacıların emir ya da telkinleriyle eylem ve söylemlerini şekillendirdiklerini, doğru bildiklerini dile getirmek yerine maalesef onlara tâbi olduklarını görüyoruz. Nadiren de olsa karşı çıkma ya da itiraz etmeleri, farklı bir çözüm yolu önermeleri halinde ise başka pasif bir göreve tayinine ya da işten çıkarıldıklarına şahit oluyoruz. Amirlerinin emirlerini teknik ya da sosyal gerçeklikle örtüşmese de kabul eden bürokrat ve teknokratlar da geçimini temin etmekle mesul oldukları ailelerinin olduğunu ve buna mecbur oldukları mazeretini ileri sürüyorlar. Gelinen bu durumda, yukarıdan alınan kararların eksik ve hatalarını öncelikle ihsas etmek, ardından tashih etmek ahalinin tepki ve katılımına kalıyor. Merkezdekiler, fildişi kulelerinden mahalli mikro kozmosa ait detayları, meseleleri göremez, ancak genele ait bazılarını görebilir ve değerler sistemini, karar mekanizmalarını belirleyebilir. Bu sebeple üst planlama, mutlaka mahallî insanın strateji alternatifleri karşısındaki tepkisinin katılımına ihtiyaç duyar. Bu sadece yalın bir tepki değil, katılımdır. Bahis mevzuu mekânda veya yakın çevresinde yaşamanın edindirdiği bilgi ve tecrübeden hareket edilerek üretilen çözüm önerisi de bir anlamda ayrıntıdaki eksiklerin ikmâli ve hataların tashihi ameliyesidir ve bu da ancak insanların katılımı ile gerçekleşebilir.Birçok gelişmiş ülkede halkın katılımcı kararlarıyla, önceden kararlaştırılan bir takım yol çalışmaları veya planlar(Türkiye hariç) halktan gelecek tepkilerle değiştirilebiliyor.
Şehir ve Mimari Öneriler
Nereden geldik, niçin yaratıldık, nereye gidiyoruz? Şu kâinattaki varlığımızın ve hayatımızın manası nedir? “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz” hadis-i şerifi bize kendimizi sorgulamayı emrediyor. Kendimizi ve çevremizi bu sualle sorgulayarak tefekküre daldığımız zamanlarda, “iç Dünya’mıza çekilip “nefs”imizle baş başa iken şehrin en kalabalık meydanlarında bile olsak çevremizden tecrit olarak kendimiz yalnızlaştığımızda, yalnız olduğumuzda... Sessizlik acı verir. Ama şifadır. “Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek...” demiş Şems.
Türkiyede şehircilik problemlerinin kaynağı
Günümüzde şehirler, huzur ve sükunetin, ilim ve kültürün, yekdiğerine saygı ve tevazuun merkezi olması gerekirken, giderek rant odaklı ve sermaye taraftarı iradenin hakîm olduğu, sosyal politikaları desteklemeyen salt kâr amaçlı süflî emellerin yarıştığı büyük yatırım mekânları haline dönüşmektedir. Bu konuda eşsiz örnekliğiyle dönemine damgasını vuran ülkemizi ziyaretlerinde 19.yy başlarında Fransız yazar ve politikacı “Lamartin”in ile 20.yy başlarında ünlü mimar ve ressam “Le Corbusier”in hayranlıkla tarif ettiği İstanbul , Bursa ve Edirne gibi şehirlerdeki nadide şehircilik mirası 80 küsur yıllık Cumhuriyet dönemindeki yanlış imar ve şehircilik politikaları neticesi heba edilmiştir. Bu dönemde Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkeler Osmanlı şehircilik modeli olan galaksi(yıldız kümesi) biçimli şehirleşmeyi tercih ederken, ülkemizde mevcut şehir dokusu bilinçsizce yerle bir edilerek bunun yerine başlangıç ve bitimi belli olmayan, büyüklüğü kontrol edilemeyen, ucu bucağı belirsiz tıpkı bir yağ lekesi şeklinde büyüyerek irileşen yanlış bir şehircilik modeli ikame edilmiştir. Artık nerede başlayıp nerde bittiği belirsizleşen, Trakya yönünde Tekirdağ’a Anadolu yönünde ise İzmit’le birleşerek büyüyen metropol İstanbul sorunlarıyla başetmesi giderek zorlaşmaktadır. Kendisine yabancılaşırkan yamanmakta olduğu “batı”nın içselleştirerek uyarladığı yıldız kümesi şehirciliği çoktan unutup giden, kartondan şehirlerini masabaşında yeni yetme plancılara havale ederek haksız rant devşirilmesine dayanak sağlayan bu kaosa dur demenin zamanı gelmiş te geçmektedir. Yapılan yanlış uygulamalardan vazgeçmeye niyet edilirse akıl tutulmasından kurtulup akl-ı selîme yanaşacak liman hâlâ yanıbaşımızda kalan son nadide örnekleriyle durmakta. Türkiye’de şehirciliğin en temel problemi bir şehirleşme modeline sahip olmaması ve Osmanlı geleneğini günümüze taşıyan örnek şehir dokusunu da “eskiyerek fonksiyonunu kaybetmiş, artık iflah olamayacak yok edilmesi gereken bir şehir kalıntısı” gibi görmelerinde yatmaktadır.
Ekoloji - Ekolojik enerji
Yirminci yüzyılda özellikle teknolojide yaşanan gelişmeler ve enerji kullanımındaki artışla meydana gelen çevre kirliliği, dünyadaki ekolojik dengede geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olmaktadır. Kullanılan fosil enerji kaynaklarının çevre kirliliğine neden olmaları yanında, yakın gelecekte tükenecek olmaları da, insanoğlunu yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmektedir. Dünyada enerji tüketiminin yaklaşık yarısının binalarda kullanılıyor olması, ekolojik yapı tasarımlarının önemini arttırmaktadır. Binalarda kullanılan enerjinin, binanın tasarım özellikleri ve binaya entegre edilecek yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmayı sağlayan sistemlerle en aza indirilmesi, dünyada yaşanan çevre kirliliğine karşı alınacak tedbirlerdendir. Çevre sorunları ve bu sorunların nedenlerinin araştırılarak, sağlıklı bir çevrede yaşamın sürekliliğinin sağlanması açısından, ekolojik yapıların öneminin belirlenmesi önem taşımaktadır(Bozdoğan,2003). İslam’ın idealize ettiği dünya görüşü ve bu görüş çerçevesinde oluşturmayı amaç edindiği medeniyet, çevresiyle uyum halindedir. İnsanın eylemlerindeki ılımlı oluşu “ideal davranış modeli” olarak sunan İslam, çevre ve çevresel kaynakların yok edilmesine yönelik her türlü savurganlığı (israf), yapılması yasaklanan davranışlar kategorisi içerisinde değerlendirmiştir[1]. İnananlarının dünyada oluşturmaları gereken yerleşim alanlarının ideal tipini, cennetteki yerleşim alanlarıyla sembolize eden İslam, ağaç ve yeşilliği bir güzellik ölçütü olarak sunmuştur[2]. Bugün İslam dünyasında, çevre sorunları konusunda içinde bulunulan gerçekle, olması gereken arasındaki uçurumu aşabilecek iki kapsamlı program uygulanabilir: ilki, İslam’ın doğal düzene ilişkin ezelî hikmetini, onun dinî ehemmiyetini ve insanın dünyadaki hayatının her safhasıyla olan yakın ilişkisini formüle etmek ve iyice tanıtmak; ikincisi, doğal çevrenin etik olarak ele alınmasıyla ilgili dînî öğretilerin bilincini ve gerekli yerlerde onların uygulama alanlarını din ilkesine dayanarak genişletmektir[3].
Siyasetçilerin şehircilik illüzyonları
Grekçe “philo” ve “sophia” kelimelerinden oluşmuş bir sözcük olan “philosophia”, Arapça’ya “felasife”, oradan da bize “felsefe” olarak geçmiş. Lügatte hikmet/bilgelik sevgisi anlamına geliyor. “Philos” sevgi demek, “sophia” ise hikmet. Nereden geldik, niçin yaratıldık, nereye gidiyoruz? Şu kâinattaki varlığımızın ve hayatımızın manası nedir? “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz” hadis-i şerifi bize kendimizi sorgulamayı emrediyor. Kendimizi ve çevremizi bu sualle sorgulayarak tefekküre daldığımız zamanlarda, “iç dünya”mıza çekilip “nefs”imizle başbaşa iken şehrin en kalabalık meydanlarında bile olsak çevremizden tecrit olarak kendimiz yalnızlaştığımızda, yalnız olduğumuzda... Sessizlik acı verir. Ama şifadır.
Sit alanı ve yeşil bina
Şüphe yok ki Yüce Allah temizdir, temizliği sever. İkramı boldur, ikramı sever. Cömerttir, cömertliği sever. Artık evlerinizin çevresini temiz tutun.(Et-Tıbbün Nebevi s.216) Adem (a.s) dünyaya Allah’ın halifesi olara gönderildiğinden beri arzın hüsnü muhafazasına dair yüklendiği emanet, onun yaratıcıya kulluğu müteakip en mühim vazifelerinden olmuştur. Müslümanların yediği, içtiği ve giyindikleri kadar içinde yaşadığı çevrenin de temizliğine riayet etmesi onların mühim bir ahlakî sorumluluğudur.
İdeal şehrin paradigması
Yapılan her şey inancın esere yansımasıdır. T. Cansever Mimarlık “Allah’ın halifesi olan insanın, tabiatı hüsn-ü muhafaza ederek insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere fizikî çevrenin düzenlenmesi faaliyeti”, mekân düzenleme sanatı ve bilimi olarak tarif edilmektedir. Nesnelere ruhundan bir şeyler katarak onu maddi kalıplardan sıyırıp yaşayan ve insanla etkileşim içinde olan, onun ruhunu okşayan bir eser haline getirmek mimarlığın başlıca amaçlarından sayılmaktadır.
Binaların yapımında karşılaşılan meseler ve şehircilik
Atalarımız “ Bir musibet, bin nasihatten evlâdır” demişler... Adem oğlunun ne zaman başına bir musibet gelse, o zaman muhakeme etmeye başlar; Nerede hata yaptık? İstanbul Kartal’da yıkılan ve 21 kişinin ölümüne sebep olan olaydan sonra aklımız başımıza gelmeye başladı... Bu iş nasıl oldu? Bütün bunlar başımıza neden geldi acaba?” diye. Şehirlerimizin hali pür melâli ortada... Binalarımızın da ondan aşağı kalır yanı yok! Yaşamakta olduğumuz şehirlerin doğru bir kurgu üzerinden geliştirilmediği meselesini bir kenara bırakırsak, binaların inşası sırasındaki hatalar zinciri, diğerlerini bastıracak seviyede... Projede başlayan hatalar silsilesi, inşaa eden
İnsan yüzlü merhametli şehirler inşa edilmelidir!
Eldeki Tevrat ve İncil nüshalarında Hz.Adem(as) ile Hz.Havva’nın memnu meyveyi yemesiyle ilgili bölümlerde “Hz.Adem ve Hz.Havva’nın şeytanın yanıltmasıyla memnu meyveyi yedikleri ve cennetten kovulduğundan bahsedilir. Kur’anı Kerîm’de ise yukarıda bahsedilenlerden farklı olarak Hz.Adem(as) ile Hz.Havva’nın şeytanın iğvasıyla memnu kılınan ağacın meyvesinden yemelerinden dolayı günahkâr olduklarını, ardından pişmanlık duyarak tövbe ettiklerini ve bu niyazlarının kabul edildiğinden bahseder.
Akıllı binalar
Dünyaya bakıldığında akıllı bina teknolojisi insanın hayatını kolaylaştıracak şekilde aynı zamanda tabiatın bütün unsurlarını koruyacak şekilde kullanılmasını esas almaktadır. Akıllı bina denince doğal ve çevre dostu malzeme kullanılan, ısı yalıtımlı, iktisatlı, emniyetli, konforlu yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kullanımı açısından avantaj sağlayan bina tasarımları akla gelmektedir. Birincisi binaları ısı yalıtımını sağlayacak şekilde duvar kalınlığı ve yalıtım malzemelerinin kullanıldığı, doğru bir yönlendirmeyle konumlandırıldığı ve optimum büyüklükteki pencerelerinin doğru yönlere açılarak enerji sarfiyatının azaltıldığı tasarımlar akla gelmektedir.
Akıllı şehirler
Akıllı şehir kavramı başlangıçta çok da insani olmayan mekanik bir şehir olgusunu haber verse de, onu tamamen yok saymak ta doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Akıllı şehirleri incelediğimiz zaman insan iş gücünü minimumda, tabiatın imkânlarının maksimum seviyede kullanıldığı, atıkların dönüştürüldüğü, enerjinin çevre dostu ve yenilenebilir kaynaklarla üretilip kullanıldığı şehir ölçeğindeki sistem bütünlerini görmekteyiz. Bilgi teknolojileri kullanılmayan şehirden ‘akıllı şehir” diye bahsedilemeyeceği gibi, akıllı şehir derken yalnızca BİT alt yapısına bakmak da yanıltıcı olabilir. Bunun yanı sıra ‘smart city’ yani ‘akıllı şehir’ kavramının temelinde daha
Üstad Trugut Cansever ve Şehir üzerine Röportaj
Modern mimarlık dünyayı globalleştirerek tek bir insan tipi tek bir medeniyet ve tek bir mimari üslûp oluşturmaya çalışıyor. Bu oluşturacağı tek bir üslûp üzerinden de insanlığa hükmetmek istiyor. Halbuki mimari tarz ve biçimler, şehirler yörenin topoğrafyasına, iklim şartlarına, mimari üslübûna, geçmişteki medeniyetlerin oraya kattığı değerlerle şekillenen bir farklılık göstermelidir. Yani kısacası mimari üslûplar mahallîdir, ama mesajları cihanşümûll olabilir. Zaten mahallî olana basarak
Our Partners
CITY AND ARCHITECTURE
"From Cardboard Cities to Cities Touching the Soul.."
This book on the city, architecture and civilization; In addition to the intertwining of human life with the environment, it includes a comprehensive study that deals with the city and its relationship with the philosophical background in which poetry is effective, on the plane of human, city and civilization as an organism.
I can summarize the purpose of presenting this work, which took a long time to be produced, as a book to the reader as follows: While we are passing through a period in which contemporary cities have lost their souls and turned into cities, all our past experience of our own traditions and values; We see that we have already forgotten our cultural roots in the urban phenomenon. With this book, maybe we will consider ourselves lucky if we take a step towards the adaptation of the “Ottoman City Model” to the present day by drawing attention to the tradition-neighbourhood-street relationship, from the perspective of the city-architecture-civilization that was lost in the past.
Considering that this study is “the key to an ideal city and a virtuous life”; It started with the main aim of updating the “ideal city paradigm” and reconstituting it, and gradually expanded to reach a book volume.
How should an ideal city be built? How should we understand these cities? While we sometimes deal with all these in the example of a city (Istanbul scale), sometimes we take it as a problem of Turkey in general terms and go on a journey with you. The conclusion we will reach at the end of this journey, of course, will not solve all the issues and reveal a magic formula. But, as someone who has pondered on this subject, I hope that it will open some doors and bring those who want to say something about these issues after us, closer to the results that will be reached better and more truth by combining them with what those before us said.
PURCHASEComments
YAŞAR ALTUN
Emlak Konut - İnşaat Mühendisi
Mila Mimarlık ile çalışırken, projelerini mimari geçmişimizden güç alarak yeni bir yorumla tasarlaması, özgünlükten taviz verilmeden artı değer katabilmesi onun kurumsal başarısının ispatıdır.
BÜLENT KOÇAK
Özgür Vakfı - Mütevelli Heyet Başkanı
Mila inşaat ile çalışmak gerçekten çok keyifli. İnsan kendini evinde gibi hissediyor. İyi yetişmiş tecrübeli bir ekibi var. Çok yönlüler… Modern mimarinin yanı sıra Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde uzmanlar… Dikey yapılaşma yerine yatay yapılaşmayı öneriyorlar. Yaptıkları projelerde komşuluk ilişkilerinden trafiğe kadar her konuda çevreye duyarlılar. Sosyal sorumluluk projelerine destek oluyorlar. Mimarlar odasından belediyelere, çevre ve şehircilik bakanlığına kadar her yere ulaşıp yapılan hataları ve kendi çözüm önerilerini çekinmeden söylüyorlar. Mila inşaat gibi firmaların var olması geleceğe ümitle bakmamıza sebep oluyor.
KERİM DÜZCAN
Konak Gıda - Genel Müdür
Mila İnşaatı tanıyalı uzun yıllar oldu. 2005 yılında kendileri ile uygulamalı bir projede beraber çalıştım ve mimari projelerinden, çalışanlarından ve iş takibinden çok memnun kaldım. Hiç unutamadığım bir anım, gece yapılması gereken bir iş için 7 ayrı meslek grubunu bir araya getirerek başlarında bizzat kendisi bulunarak sorunumu çözmeleri beni ziyadesiyle memnun etmiştir. Yapacağım yeni projede kendileriyle çalışmayı gönülden arzuluyorum. En kısa zamanda buluşma temennisi ile Mila ailesi.
YAŞAR ALTUN
Emlak Konut - İnşaat Mühendisi
Mila Mimarlık ile çalışırken, projelerini mimari geçmişimizden güç alarak yeni bir yorumla tasarlaması, özgünlükten taviz verilmeden artı değer katabilmesi onun kurumsal başarısının ispatıdır.
BÜLENT KOÇAK
Özgür Vakfı - Mütevelli Heyet Başkanı
Mila inşaat ile çalışmak gerçekten çok keyifli. İnsan kendini evinde gibi hissediyor. İyi yetişmiş tecrübeli bir ekibi var. Çok yönlüler… Modern mimarinin yanı sıra Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde uzmanlar… Dikey yapılaşma yerine yatay yapılaşmayı öneriyorlar. Yaptıkları projelerde komşuluk ilişkilerinden trafiğe kadar her konuda çevreye duyarlılar. Sosyal sorumluluk projelerine destek oluyorlar. Mimarlar odasından belediyelere, çevre ve şehircilik bakanlığına kadar her yere ulaşıp yapılan hataları ve kendi çözüm önerilerini çekinmeden söylüyorlar. Mila inşaat gibi firmaların var olması geleceğe ümitle bakmamıza sebep oluyor.
KERİM DÜZCAN
Konak Gıda - Genel Müdür
Mila İnşaatı tanıyalı uzun yıllar oldu. 2005 yılında kendileri ile uygulamalı bir projede beraber çalıştım ve mimari projelerinden, çalışanlarından ve iş takibinden çok memnun kaldım. Hiç unutamadığım bir anım, gece yapılması gereken bir iş için 7 ayrı meslek grubunu bir araya getirerek başlarında bizzat kendisi bulunarak sorunumu çözmeleri beni ziyadesiyle memnun etmiştir. Yapacağım yeni projede kendileriyle çalışmayı gönülden arzuluyorum. En kısa zamanda buluşma temennisi ile Mila ailesi.
YAŞAR ALTUN
Emlak Konut - İnşaat Mühendisi
Mila Mimarlık ile çalışırken, projelerini mimari geçmişimizden güç alarak yeni bir yorumla tasarlaması, özgünlükten taviz verilmeden artı değer katabilmesi onun kurumsal başarısının ispatıdır.
BÜLENT KOÇAK
Özgür Vakfı - Mütevelli Heyet Başkanı
Mila inşaat ile çalışmak gerçekten çok keyifli. İnsan kendini evinde gibi hissediyor. İyi yetişmiş tecrübeli bir ekibi var. Çok yönlüler… Modern mimarinin yanı sıra Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde uzmanlar… Dikey yapılaşma yerine yatay yapılaşmayı öneriyorlar. Yaptıkları projelerde komşuluk ilişkilerinden trafiğe kadar her konuda çevreye duyarlılar. Sosyal sorumluluk projelerine destek oluyorlar. Mimarlar odasından belediyelere, çevre ve şehircilik bakanlığına kadar her yere ulaşıp yapılan hataları ve kendi çözüm önerilerini çekinmeden söylüyorlar. Mila inşaat gibi firmaların var olması geleceğe ümitle bakmamıza sebep oluyor.